Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım ile gündeme gelen Deniz Akkaya, elinden cep telefonunu almak istediği için 16 yaşındaki kızı Ayşe'nin kendisine saldırdığını ve balkona kilitlediğini söylemişti. Karakolluk olmaya kadar varan krizin ardından Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu çatışmanın olası nedenlerini ve çözüm yollarını Yasemin.com'a anlattı...
Deniz Akkaya’nın sosyal medyada hesabından anlattıkları kısa süre içerisinde hızla yayılarak adeta yorum yağmuruna tutulmuştu. Kendi çocuklarıyla benzer çatışmalar yaşadıklarını söyleyen birçok ebeveyn ise Deniz Akkaya'nın yaptığı açıklamalar üzerine çocuklarıyla iletişim kurmakta zorluk çektiklerini dile getirdi.
Dijital medya ve kapsamında yer alan sosyal medya platformlarının günümüzde tehlikeli bir boyuta ulaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise bu noktada ebeveynlere düşen görev ve sorumluluklardan bahsetti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Şimdi X kuşağına radyo kuşağı, Y kuşağını televizyon kuşağı ve Z kuşağını dan sosyal medya kuşağı olarak tanımlamak gerçekçi olur. Çünkü, sosyal medya içinde doğdular ve onunla büyüyorlar. Onunla birlikte hayatla iletişim kuruyorlar. Bu noktada aslında ciddi bir etki altındalar. Bu nedenle, sosyal medyanın onlar üzerinde birincil bir etkisi var." dedi.
PROF. DR. NEVZAT TARHAN YASEMİN.COM'A ÖZEL ANLATTI!
"AKILLI TELEFONLAR EVİN AÇIK KAPISI!"
Açıklamaları esnasında dijital medyanın kuşaklar arasındaki farklarını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, günümüz koşullarının çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Daha önce kültür aktarımını aileler, mahalleler, sosyal çevre yapıyordu. Şimdi kültür aktarımını aileden çok artık medya yapıyor. Sosyal medya ise birebir yapıyor. Onun için akıllı telefonlara biz, evin açık kapısı diyoruz. Yani, biz çocuk evdeyken güvenli bir alanda zannediyoruz, evi bir kale gibi düşünüyoruz ama onun açık kapısı sosyal medya. Çocuklar, evin güvenli alanlarında çok rahat bir şekilde güvensiz alanlara girebiliyor." şeklinde konuştu.
"YENİ KUŞAKLAR, ESKİ KUŞAKLARA GÖRE FAZLA RİSK ALTINDA!"
Çocukların dönemsel olarak farklı ruh ve duygu değişimleri yaşadığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların hayatlarında bir rol modelin olmaması durumlarında neler olabileceğini aktardı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Çocuklarda özellikle ergenlik dönemi, ergenlik öncesi dönemi akıllardan çok duyguların baskın olduğu bir dönem. Evde yaşanan o olayları analiz edemiyor. Yani, çocuk o süreçte muhakeme ya da kritize edemiyor ve duyduğuna inanıyor. Aklına ilk geleni hemen paylaşıyor ve bunun sonucunda da çocuk çok yanlış geri dönümler alıyor. Hayatında da iyi bir yol gösterici yoksa çocuk böyle durumlarda rahatlıkla yanlış yönlere gidebiliyor. Kendine zarar verebiliyor, kötü arkadaş edinebiliyor. Madde kullanabiliyor hatta evden kaçabiliyor. Bu noktada okulu reddedebiliyor ve anneye babaya şiddet uygulayabiliyor. Bu nedenle yeni kuşaklar, eski kuşaklara göre fazla risk altında." değerlendirmesinde bulundu.
"ÇOCUKLARIN SAHİP OLDUĞU ŞEYLER ARTIK ÇOK DAHA FAZLA"
Söz konusu durumlarda eski ve günümüz kuşağı arasındaki farklara dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Eski kuşaklar yokluk içinde olgunlaşıyorlardı. Bu kuşaklar varlık içinde olgunlaşmak durumunda. Çünkü eskiye göre küresel olarak herkes, her tarafta yaygın değil ama dünya ortalamasına baktığımız zaman eskiye göre insanların ihtiyaçları birken yirmiye çıktı. Yani, çocukların sahip olduğu şeyler artık çok daha fazla. Birçok yaşam kolaylıklarına sahipler. Bu yaşam kolaylıklarını da hakları gibi görüyorlar ve çok daha fazlasını talep ediyorlar. Yani, bu kuşağın doğruları farklı. Bir ülke, bir toplum kendi doğrularını yeni kuşağa nasıl aktaracak? Neticede, burada bir sorun var." dedi.
YAŞ GRUBUNA GÖRE DEĞİŞİYOR!
Dijital medyaya maruz kalan çocukların yaş ortalaması üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, süreç içerisinde dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsetti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Bu süreç, çocuğun yaş grubuna göre değişiyor. Okul öncesi dönemi, çocuğun okula başladığı zaman diliminden liseye kadar olan dönem ve lise/ üniversite dönemi olmak üzere üçe ayırdığımız bu dönemleri farklı olarak ele almamız lazım. Okul öncesi örneğin, 0-3 yaş / 0-6 yaş arası çocukta daha soyut düşünce becerisi gelişmemiştir. Çocuk, gördüğüne ve aklına ilk gelene inanır. Yani, kavramsal ve sembolik düşünemez. Bununla ilgili bir varsayım yapamaz ama 3 yaşından sonra çocuk, zeka seviyesine göre yavaş yavaş soyut düşünme becerisini geliştirebiliyor. Bu dönemlerde anne baba çocuğun eline rastgele telefon verdiği zaman, biz bu durumu 'çocuğun eline tabletleri ucuz bakıcı gibi veriyorlar' diye betimliyoruz. Çocuk alıyor eline klip izliyor. Daha sonra da bu bir klip sendromu oluyor." ifadelerini kullandı.
KLİP SENDROMU NE DEMEK?
Çocuklar için belirlenen ekran süresinin yol açabileceği sonuçlara dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, doğru sınırın nasıl kullanılması gerektiğini anlattı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "Peki, 0-6 yaş arasında olan klip sendromu ne demek? Çocuk yemek yemenin dışında bütün gün klip seyrediyor. Daha sonra da psikiyatriye gecikmiş konuşma şeklinde geliyor. Ya da otizm şüphesi duyuluyor. Mesela 'Çocuk 4 yaşına geldi ama doğru dürüst konuşamıyor' diyorlar. Bu durumda ilk akla gelen otizm ama bakıyorsun belirtilere, çocuğun otizm belirtisi yok. Yalnızca gecikmiş konuşma var. Gecikmiş konuşmanın sebebi de çocuk, hiç sohbet üreten bir ortamda bulunmamış. Hep tek taraflı klip seyretmiş ve beyin hiç sözcük üretmeyle ilgili bir egzersiz yapmamış. Çünkü, konuşma ihtiyacı hissetmemiş. Sadece dinliyor ve gülüyor. Bu yüzden hayal kurma becerisi de gelişmiyor. Bu yüzden beyni köreliyor. Eğer, böyle 4 yaşını geçerse çocuk bu yüzden okuma yazmayı da zor öğreniyor. Bunlar ikincil otizm belirtileri, öğrenilmiş otizm belirtileri diyenler var." şeklinde konuştu.
"SOSYAL MEDYANIN NESNESİ OLMAYIN ÖZNESİ OLUN"
Sosyal medya kullanım süresinin artması sonucunda çocuğun sosyal medyaya hizmet etmeye başladığını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Sosyal medya sizi yönetmesin, siz sosyal medyayı yönetin." dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan; "0-6 yaş aralığında ebeveyn gözetimi çok önemli. Çocuklara medya okuryazarlığının ilkokuldan başlatılması gerekiyor. Yani, çocuğun sosyal medyayı amacına yönelik kullanması için sosyal medyanın ders çalışmak, hayatını kolaylaştırmak için olduğunu bilmesi gerekiyor. Çünkü, sosyal medyayı eğer bu amaçla kullanırsa sosyal medya çocuğa hizmet eder. Ama onu sadece eğlence amacıyla, hoşça vakit geçirmek, stres azaltmak için heyecan arayışı içerisinde kullanırsa bu çocuğu bağımlılığa kadar götürür. Bu nedenle hayatlarında amaçları olan çocuklar, gelecekle ilgili hedefleri olan çocuklar sosyal medyayı çok daha dikkatli kullanabiliyorlar." dedi.
Vatandaş 5 ay önce
Küçükler gördüğünü uyguluyor,büyükler de bırakmıyor ki elinden telefonu,çocuğunun yanında 3 saat kitap okuyan varmı,ama 3 saat vaya daha da fazla bakıyoruz genç yaşlı büyük küçük hepimiz bağımlı olmuşuz, buna başka bi çözüm gerekli hemde acilen