
Günümüzde dikkat dağınıklığı, en büyük sorunlardan biri haline gelmiş durumda. Özellikle ebeveynler, çocuklarında dikkat eksikliğiyle karşılaştıklarında nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini çoğu zaman bilemiyor. Danışman Psikolog Sümeyye Üstün, dikkati etkileyen faktörleri ve bu duruma karşı uygulanabilecek çözüm yollarını açıklıyor. İşte detaylar...
Dikkat en genel anlamıyla zihinsel bir faaliyetin odaklaşması olarak söylenebilir. Dikkatin 3 temel bileşeni vardır: Genel uyarılmışlık hali, seçicilik ve yoğunlaşma.
Genel uyarılmışlık hali: Çevreye genel bir duyarlılık ve farkındalık düzeyi ve uyarıcıları almaya hazır olma.
Seçicilik: Önemli ve amaca uygun özellikleri araştırarak çevreyi tanıma.
Yoğunlaşma: Dikkati bir noktada yoğunlaştırma ve dikkati sürdürme.
Peki, bu tanımlarla ne demek isteniyor, birlikte bakalım:
Genel uyarılmış hali kavramından kasıt, temel olarak hazır oluşla ilgilidir. Çocuğunuz bu davranışı kazanmaya duygusal olarak hazır mı? Öğretmek istediğiniz bir davranış var. Bu, kağıtları çizgilerine göre kesmek de olabilir, düzgün yazmak, defter tutabilmek olabilir, sınavları kazanmak, lise/üniversite kazanmak olabilir. Veya bir nesneyi bir yerden bir yere koymak, getirmek götürmek de olabilir. Çocuğunuz iyi bir lise kazanmanın veya üniversite kazanmanın önemini duygusal olarak biliyor mu? Bu en temel unsurdur. Şayet çocuğun içinde böyle bir kod yoksa siz özel hocalar da tutsanız, psikolog psikolog da gezdirseniz, öğrenme ve dikkati aktif edemezsiniz. Diğer unsurlar ise bilişsel ve motor becerileridir. Duygusal hazırlığın yanı sıra, bilişsel ve motor becerileri gelişimine uygun değilse de dikkati toplamak çocuklara çok zor gelir.
Seçicilik ise temelde çocuğun amaç edindiği şeyle ilgilidir. İlgi alanı da diyebiliriz. Mesela bir ortama girdiğinizde ilk aklınıza gelen düşünce ya da fark ettiğiniz nesne ne oluyorsa, işte bu sizin seçici dikkatinizle ilgili bir şey. Bunlar sizin kişisel özelliklerinize ve ihtiyaçlarınıza göre beyninizin algıladığı ilk nesnelerdir.
Yoğunlaşma denilen şey de, dikkati bir yere yönelttikten sonra orada sürdürebilmektir. 5 dakika, 10 dakika, 15 dakika, yarım saat, vb. Bu süre farklı kişiler için değişebilmektedir.
DİKKATİ ETKİLEYEN UYARICI İLE İLGİLİ ÖZELLİKLER
Uyarıcının (uyarıcı dediğimiz şey öğretmek üzere ortama soktuğumuz şeydir. Örneğin okuma öğreniyorsa harfler uyarıcıdır, ya da daha soyut olarak örneğin saygı öğretmek istiyorsak saygın olarak gösterdiğimiz kişiler birer uyarıcıdırlar, gibi.) bazı özellikleri vardır.
- Nasıl göründüğüne dair fiziksel özellikleri vardır.
- Daha önceden öğrendiğim başka şeylere benziyor olması veya hiçbir şeye benzemiyor olması gibi, zıtlık veya benzerlikleri vardır.
- Tekrar edilen bir şey olup olmaması, dikkati etkileyen ve uyarıcıyla ilgili bir başka özelliktir. Öğrenmede tekrar esastır.
- Uyarıcının hareketi var mı yoksa sabit mi duruyor? Hareket halindeki uyarıcılar daha fazla dikkat çeker.
DİKKATİ ETKİLEYEN BİREYSEL ÖZELLİKLER
Dikkati etkileyen bireysel özelliklerden ilki, beklentilerdir. Kişinin olmasını istediği beklentiler, dikkatini etkileyecektir. Örneğin, ders çalışmasını istediğiniz ancak bir türlü çalıştıramadığınız bir çocuğunuz var. Çocuğun kişisel bir beklentiye sahip olması, derse olan dikkatini arttıracaktır (yüksek not aldığında konulan bir ödül veya hoşlandığı arkadaşının ortamda olması, vb.)
İkincisi, geçmiş yaşantılardır. Bu kısım, çocukluğumuzdan beri hem ailemizden getirdiğimiz hem de başıma gelen dış olaylarla şekillenen kısımdır. Örneğin bir çocuk düşünün, kitap okuma alışkanlığı kazansın istiyoruz. Fakat bu çocuğun geçmiş yaşantısına baktığımızda ailesinde kitap okuyan biri yok. Çocuk kitap okuma bilgisini görsel olarak hafızasına almamış. Bu yaşantısal öğrenme, çocuğun bu alana dikkat vermesini etkiler. Öte yandan, geçmişte yaşanan travmatik deneyimler de dikkati doğrudan etkileyebilmektedir. Örneğin, küçükken babası çok set bir adam olan ve şiddet uygulayan bir çocuğun, ona benzeyen ya da hatırlatan bir öğretmeni olduğunda orada öğrenme gerçekleştirmesi zor olabilir.
Üçüncüsü, ilgilerdir. Örneğin, bir çocuğun ailesinde spor yapan, dengeli beslenen biri olmasa da çocuğun böyle bir merakı oluşmuş olabilir. Bu da dikkatini sürekli onunla ilgili şeylerin çekmesini sağlar. Şayet çocuğunuzun bir merakı varsa (spor, sanat, etkinlik, grup çalışmaları, şarkı söylemek, müzik yapmak, vs.) anne babaların bu merakını desteklemesi çok önemlidir. Çünkü beynindeki sinaptik bağlar bu şekilde gelişmeye devam ediyor.
Amerikalı bir nörobiyoloji uzmanı ve psikiyatrist Daniel Siegel’in çalışmaları gösterdi ki, insan beyni ergenlik döneminin sonuna kadar gelişmeye ve büyümeye devam eder. Ergenlik döneminde ise geliştirebileceği bağlantıları geliştirir, diğerlerini de atar. Doğumdan itibaren her uyaranı beynine alan ve hızla öğrenen bebekler ve küçük çocuklar, büyüdükçe bu özelliği yavaşlar. Gitgide beyin ekonomikleşmeye başlar. Bununla birlikte beyin, en çok yaptığı şeyler neyse onunla ilgili bağlantıları tutar, diğerlerini atmaya başlar. Buna beynin miyelinleşme ve budama işlemi denir. Bu sebeple çocuğun ilgi alanıyla ilgili işler yapması, beynin nöronal bağlarının gelişmesi için çok önemlidir.
Dikkati etkileyen bireysel özelliklerin sonuncusu, ihtiyaçlardır. Şayet karnınız açsa burnunuza hep yemek kokuları gelir. Ramazanı hatırlayın. İnternette gezinirken sanki bu kadar çok yemek videosu karşınıza çıkmıyormuş gibi gelir. Aynı mantıkla çocuğunuza da bakabilirsiniz. Dikkatini nelere yoğunlaştırıyor? Kızlarla veya erkeklerle mesajlaşmaya mı? Ödevlerine mi? Arkadaşlarıyla vakit geçirmeye mi? Vb. Ama bunu yaparken aklınızda şöyle bir soru olsun: Çocuğumun neye ihtiyacı var? Örneğin 14 yaşında bir çocuk düşünelim. Bu çocuk dikkatini bir türlü derslerine vermiyor, ders çalışmak yerine de sürekli olarak karşı cinsle mesajlaşıyor diyelim. Bu sebeple de dikkatsizlikle ve tembellikle itham ediliyor olsun. Çocuğun güncel ihtiyacına baktığımızda bu çocuğun aslında bir ergen olduğunu görürüz. Bir ergenin karşı cinsi keşfetme ihtiyacı vardır. Kendisin sevilen bir erkek veya kadın olduğunu anlama ihtiyacı vardır. Kendine dair bu algıyı keşfetmeye ihtiyacı vardır. O halde anne baba olarak bu ihtiyacı görüp engellemeden, başka türlü nasıl yapılabileceğinin yollarını keşfetmemiz ve göstermemiz önemlidir.
Sümeyye Üstün Psikolojik Danışman

BİR YORUM YAPIN 0