İlk kez ekranlarda Çakıl Taşları dizisi ile tanıdığımız Ümit Kantarcılar şimdilerde yer aldığı Vuslat dizisi ve özel hayatına dair açıklamalarda bulundu. Ekran karşısında büyüdüğüne şahit olduğumuz oyuncunun oyunculuk kariyerinin yani sıra dış görünüşündeki değişimin hayran kitlesini birden ikiye katladı. Ayrıca başlarda dizilerde hep evin iyi çocuğu olarak görülen Kantarcılar, şimdilerde katil ve kötü bir adam olmayı seven Kerem'i oynamaktadır. İşte Kantarcılar'ın sözcüklerinden Kerem'in bilinmezlerine yaptığımız o röportajın detayları...
Yasemin.com / ÖZEL
1987 doğumlu Ümit Kantarcılar, oyunculuğa eğitim hayatı ile başlıyor. 2005 yılında İstanbul'a yerleşen oyuncu ilk başrolünü Fox Tv ekranlarında yayınlanan "Çakıl Taşları"nda oynuyor. Belli bir dönem gençlik dizilerinin vazgeçilmesi haline geldi. Ekranlara yakışan yüzü ve oyunculuğu ile ciddi bir hayran kitlesi elde eden oyuncu daha sonra "Vuslat" dizisi ile evin iyi çocuğu algısını yıkıp kötü bir adamı canlandırdı. Bu karakteri ile hem dizide hem de sosyal medyada oldukça beğeni alan oyuncunun diziye kattığı "güldüren kötü" algısı da oldukça beğeni topladı.
Ümit Kantarcılar Yasemin.com editörlerinden Fatimatüzzehra Maslak'ın hem özel hayatına dair hem de Kerem'e dair soruları yanıtladı. İşte o röportajın detayları...
"EN SON DAHİL OLMAMA RAĞMEN EN MUTLU BENİM"
İlk olarak diziye nasıl dahil oldunuz? Size teklif nasıl geldi?
En son ben dahil oldum. Oyuncular seçildiğinde ben Fethiye de sinema filmi çekiyordum. Bir akşam menajerim beni aradı "Böyle bir iş var bakar mısın? " diye bende dizi oynamaya pek sıcak bakmıyordum ama "Sen yolla ama vakitlerini almayalım" dedim. O da " Sen bir oku" dedi. İlk üç bölümü yolladı ben okudum ve ilk bölümün yarısında aradım "bu işi kabul ediyorum" dedim. Sonra kimler oynuyor dedim. Kadir Doğulu dedi. Kadir benim çok eski arkadaşım Pis Yedili ve Küçük Sırlarda beraber oynadık. Geldim dahil oldum. Eskiden tanıdığım ekip arkadaşlarım filan var. En son ben dahil oldum ama çok mutlu oldum keyif alıyorum.
"BİZİM EVİN ÇOCUĞUYKEN BİRDEN KÖTÜ ADAM OLDUM"
Çakıl Taşlarından itibaren ekranlara çıkmaya başladınız. Oyunculuk serüvenine nasıl başladınız?
2005 yılında konservetuar kazandım oyunculuk bölümü okudum. 2006 yılında da televizyon sektörüne adım attım ve küçük dizilerde yer almaya başladım. Çakıl taşlarının benim için çok almalı var. Çünkü ilk başrolüm. Yapar mıyım yapamaz mıyım ikiliminde çok kalmıştım ama çok güzel bir iş çıktı. Arkamızda kuvvetli bir rüzgar vardı. Hala Çakıl Taşları Ekrem diye çeviren olunca gerçekten çok mutlu oluyorum. Benim için çok büyük başarıydı. Oradan buraya bu denizde çok büyük rüzgarlar esti. Başka yerlere getirdi. Bizim evin çocuğu efendi derken kötü bir adam oldum. Ancak karakterle çok oynadık. İtici bir adamdan ziyade insanların hem sevdiği hem nefret ettiği bir karakter oluşturdum. Karakterin hikayesi eşelendikçe daha farklı yerlere geleceğini düşünüyorum.
İlk Kerem ile karşılaşmanız nasıl oldu? Ve "Baba ben geldim" repliği nasıl ortaya çıktı sorusuna ise Kantarcılar işte bu cevabı verdi:
"VUSLAT MESELESİ OLAN BİR HİKAYE"
Hayattaki tevafuğa inanıyor musunuz? Dizinin insanlara anlattığı tevafuk tam olarak nedir?
Tesadüf yoktur tevafuk vardır. Ve bende buna inanıyorum. İnançsız kimse yoktur. Ben inanmıyorum diyen insan bile inanmamaya inanıyor. Hayat yolculuğunu bir tren gibi görüyorum. Bu yolculuğun adı da mutluluk ve bu yolculuğun içinde sürekli dönen bir sistem var. Sisteme tesadüfen giren hiç kimse yok. Yolu ve hayatımıza girenleri de biz seçiyoruz. Vuslat'tan bunu ekranlara yansıtmaya çalışıyoruz. Meselesi olan bir hikayedir. Bu hikayenin bir duruşu tarzı ve tavrı olması bu işi kabul etmemdeki en büyük etkendir. Her işimle gurur duydum ama bazen televizyon işlerinde süreyi doldurmak hep bir köpürtme hikaye var. Fakat burada hikayenin dışına çıkamıyorsun çıksan bile seni tekrar içine çekiyor. Vuslat'ın yansıttığının tevafuğuna da gerçek hayatın tevafuğuna da çok inanıyorum.
ÜMİT KANTARCILAR KİMDİR? KANTARCILARIN YILLAR İÇİNDEKİ DEĞİŞİMİNİ öğrenmek için tıklayınız.
"KEREM KADAR GÜÇLÜ BİRİ OLMAZDIM"
Gerçek hayatta Kerem'in yaşadıklarını yaşasaydınız tepkiniz ne olurdu?
Kerem kadar güçlü karşılamaya bilirdim. Kerem çok küçük yaşta annesiz ve babasız kalıyor. Bunu çok sonra öğreniyor. Babam dediği insana inanıyor onun her dediğini yapıyor. Onun yüzünden katil oluyor. Daha sonra babam dediğin insanın anne ve babasını öldürdüğünü öğreniyor. Kerem bunu biraz deli tarafından alıyor. İçinde ölmeyen bir çocuk var. Tahammül edemediği tek şey sevgi çünkü Kerem sevgisiz büyümüş. Kimseyi sevmemiş kimseye dokunmamış gerçek sevginin ne olduğunu bilmiyor. Gerçek annesinin fotoğrafını görünce 30 yıl boyunca bomboş bir tarafının olduğunu fark ediyor. Bu ani kimse ile paylaşamıyor. Yalnız öksüz ve ötekileştirilmiş bir adam ama temelinde sevgi var.
"KENDİMDEN ZAMAN MÜHENDİSİ ÇIKARDIM"
Hem oyun hem dizi hem de sinema filmi ve hayatınız bu kadar işe nasıl yetişiyorsunuz? Bunun sırrı nedir?
Kendimden zaman mühendisi çıkartıyorum ve her şeye yetişmek zorundayım. Kerem gibi bir siyah defterim var. (Gülüyor) Saat saat her şeyimi yazıyorum. Orada öldürdüğüm zamanlarımı not ediyorum. Şimdilerde ders vermeye de başlayacağım. Saat yedide hayatım başlıyor ve içinde kızım, spor, özel hayatım ve işim var. Hepsini bir kordinasyon şeklinde düzenliyorum. Burada zamanım başladı bu işim başladı diye kendimi uyarıyorum. Sürekli çalışıyorum en verimli çağımdayım ne varsa yapmaya çalışıyorum.
"TRT'NİN İZLEYİCİSİNİN MUHTEŞEM BİR ALGISI VAR"
Dizileri bırakıp tiyatroya yönelen oyuncular var. Sizde bu oyuncular gibi mi düşünüyorsunuz dizi yorucu mudur? Aynı zamanda TRT'de yer almak nasıl bir ayrıcalık sizin için?
Ben bu oyuncular kervanında hiç bir zaman olmayacağım onlar bizim kervanımıza girdi. Benim hayatımda hep tiyatro var. Oyunculuk tek bir mecrada değil. Oyunculuğun ayrılmasına karşıyım. Oyuncu her alanda oyuncudur. Hem sinema hem tiyatro hem de dizi... Benim kimliğimde tiyatrocu yazıyor ve ben tiyatrocu olduğum için bunları yapabiliyorum. Diziyi bıraktım sinemayı bıraktım diyemem her şeyi oynarım. Ancak Kerem gibi dolu karakterler hep ilk tercihim olacaktır. İçi boş işlerde yer almak istemem. TRT olmak farklı bir ayrıcalık. Çünkü TRT'nin kendi bir kitlesi var ve bu büyük bir avantaj. TRT'nin izleyicisinin algısı açık ve biz onlara bir şey kattıkça onlarda bize katıyor. Aynı zamanda işimizin başarısı ekip ile de alakalı bir durum. Farkındalığı olan insanlara karşı çalışmak bizim için güzel bir iştir.
Ebu SAİD 5 yıl önce
TRT eskiden sadece çaykur reklamı oynatabilen dünya kupası haricinde reyting almayan boş beleş bir kanaldı şimdi programlarıyla göz dolduran bir kanal oldu.
ömer 5 yıl önce
Ümit Kantarcı nın düşünceleri sanat camiasına örnek olacak bir analiz olmuş. Milletin gözönünde bulunan sanatçılar her şeyiyle yaptıklarına, yaşamlarına, söylediklerine özen göstermeli. Canlandırdıkları dizi yada film karakterleriyle insanlığa iyi mesajlar vermeli. Tebrik ediyor sanat ve özel hayatında başarılar diliyorum.