Ünlü radyo programcısı ve sunucusu Eda Özdemir konuğunu stüdyoya kitlediği anları anlattı!
Yasemin.com / ÖZEL
İstanbul'da doğan başarılı sunucu Eda Özdemir, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Bölümün'de eğitim aldı. Öğrencilik yıllarında sektöre atılarak birçok ünlü isimle çalışma fırsatı bulan Özdemir, 1993 yılında radyo programcılığına başladı. Şimdilerde ise Radyo 7'de Eda İle Gün Ortası programının sunuculuğunu yapıyor. Sesli ile büyüleyen ünlü isim ciddi bir hayran kitlesine sahiptir. Yasemin.com muhabiri Müge Çakmak, ünlü programcıyla hayatına dair bir sohbet gerçekleştirdi. Özdemir, programda meslek hayatında yaşadığı en komik ve ilginç anı Çakmak ile paylaştı. Programına davetli olan misafiri stüdyoya kitlemek zorunda kalan ünlü programcı o anları kahkahalarla ve neden böyle yaptığını anlattı.
KONSERVATUAR MEZUNUSUNUZ, VOKALİSTLİK YAPMIŞSINIZ BUNLAR SÖZ EDEBİLİR MİSİNİZ?
Benim işim radyo-televizyon programcılığı değildi ilk etapta bunu söylemek isterim. Şarkı söylemeyi çok severdim her zaman derdim ki “benim sesimi duyurmam gerekiyor, duyurmam lazım bunu hep şarkı söyleyerek yapacağımı düşünüyordum hep böyle geçiyordu kafamdan fakat sesimi yine duyuruyorum ama radyo programcısı olarak ve bundan çok keyif alıyorum. Sektörde 24. Yılımı bitirdim. Konservatuar şarkı söylerken pek çok sanatçı ile çalışma ve sahne alma fırsatım oldu. Sonrasında solist olarak görev aldım ama radyo daha sıcak ve samimi geldi müzik piyasasından. Ama hala şarkı söylemeyi çok seviyorum.
UZUN BİR SÜRE MÜZİK İLE İLGİLENDİKTEN SONRA RADYO PROGRAMCILIĞINA GEÇİŞ SÜRECİNİZ NASIL OLDU?
Müzikten kopmamak adına arkadaşımı ziyafet etmemden sonra radyo programcısı oldum spontane gelişti desem yeridir.
KÜÇÜKKEN HER ÇOCUK YA KUMANDA YA DA TARAĞI ELİNE ALIP ŞARKI SÖYLERMİŞ SİZDE BÖYLEMİYDİNİZ ÇOCUKKEN?
Benim elime tarak ya da kumanda geçmesine gerek yoktu çünkü sürekli şarkı söylüyordum. Rahmetli babam bu konuda beni çok yönlendirirdi. Hatta ilk şarkıyı o öğretmişti bana Zeytinli Gözlüm Sana Meylim Nedendir…
PEKİ ÇOK AZ SESLENDİRE BİLİR MİSİNİZ?
Babamın öğretmiş oldu şarkıyı seslendirmeye çalışayım o halde…
VOKALİSTLİK YAPTIĞINIZ DÖNEMLERDE HANGİ İSİMLER İLE ÇALIŞMA FIRSATINIZ OLDU?
Rahmetli Adnan Şenses ile çok uzun süre çalıştık birlikte sahne alıyorduk. Sonra kaset vokallerim oldu Emel Sayın’a bir süre eşlik ettim. Pınar Altınok 90’ların unutulmaz sanatçılarından biriydi aynı zamanda Muazzez Abacı’nın da yakınıydı onların kaset ve albüm vokallerin de çalıştım Hülya Avşar’ın da kaset vokallerin de çalıştım. Daha sonra bireysel olarak ilk defa kanun çalan hocam ile beraber birlikte sahne aldım. Sonra solist olarak farklı yerlerde sahne aldım ama radyo daha sıcak daha samimi geldi. Müzik biraz daha nankör geldi ve kadın olmanın vermiş olduğu dezavantajlarda var bunları da yaşayınca mikrofondan kopmamak adına radyoculuğu seçtim.
SAHNE ALDIĞINIZ DÖNEMLEDE SİZİ ETKİLEYEN BİR OLAY OLDU MU?
Rahmetli Adnan abi bizi çok korkuturdu… Yılbaşı’nda Kıbrıs’ta beraber sahne aldık sahnede kendinden o kadar çok geçek okur ki şarkıları tam o sırada ayağı takıldı hem hastaydı o zaman ve sahneden düşecek diye çok korkmuştuk.
NE KADAR SÜRE VOKALİSTLİK YAPTINIZ?
Öğrenciyken vokal olmaya başladım… Konservatuar sınavlarına girmeden önce Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyetine gidiyordum alt yapımı burada oluşturdum. Sonrasında konservatuara başladım 90’ların ortalarına kadar devam etti.
RADYO PROGRAMCILIĞI NE ZAMAN BAŞLADI?
92-93 yıllarında ise radyo programcılığına başladım.
MÜZİK İLE İLGİLENMEYE HALA DEVAM EDİYOR MUSUNUZ?
Müzik hala var, korolara gidiyorum. Müzikten kopmamak için korolarda solist olarak şarkı söylüyorum. Radyo programcısı olduğum için yapmış olduğumuz konserlerin sunumlarını üstleniyorum. Müzik artık benim hobim oldu kopamıyorum.
PEKİ NASIL KARAR KESİN OLARAK VERDİĞİNİZ “BEN ARTIK RADYO PROGRAMCISI OLUCAM…” DİYE?
Kesin karar değildi aslında hayat beni o tarafa yönlendirdi diye bilirim. Hayır ben sahneyi bırakıcam hiçbir şekilde sahneye çıkmıcam tarzında bir durum olmadı. Yine ekstra programlar geldiği zaman çok sahne aldım. Belkıs Özener’in torunu benim çok yakın arkadaşımdır onunla beraber ekstra programlara çıkıyorum.
DİNLEYİCİLERİNİZ İLE İNTERAKTİF BİR İLİŞKİ İÇİNDE OLMAYI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Dinleyicilerimi her ne kadar göremesem de orda olduklarını bilmek onların samimiyetleri beni ailen biri olarak görmeleri çok hoşuma gidiyor. Beraber o sıcaklığı yakaladık. İnanın ben yayına girmeden mesajlar geliyor “ ne zaman çıkacaksın, kaç dakika kaldı, seni bekliyoruz diye mesaj atıyorlar”. Beni ailelerinden biri olarak, kardeşleri gibi görüyorlar ve bu durum benim çok hoşuma gidiyor. Ve her gün bana yayında sormadan bana kendilerini hatırlatıyorlar. Çok samimiler ve aynı samimiyeti benimde ilettiğimi düşünüyorum. Aynı frekansta olduğumuzu düşünüyorum.
DİNLEYİCİLERİNİZ İLE SADECE SES TONUNUZ İLE İLETİŞİM KURMAK NASIL BİR ŞEY?
Samimiyetten ileri geldiğini düşünüyorum. Ben gülerek konuşuyorum herhalde ses tonum buna mı müsait bilmiyorum ama samimiyim hiçbir zaman mikrofonun başına oturduğum zaman şu şekilde ya da bu şekilde konuşmalıyım diye kendimi şartlamadım içimden nasıl geliyorsa öyle davrandım. Yani bizim hiç mi sıkıntımız, derdimiz yok mu? Elbette var ama inanın ben o stüdyoya girdiğim zaman her şeyi dışarıda bırakıyorum dünya yansa umrumda olmaz. O mikrofon bana çok sıcak geliyor ikinci ailem aslında RADYO 7 benim… Orda ki dinleyiciler benim ailem onlarla konuştuğum zaman kendimi çok rahat hissediyorum… Ve karşılıklı olduğu zaman çok daha güzel ve karşılığını görüyorum. Ses tonumdan bile moralimin iyi olup olmadığını anlayabiliyorlar. Bana fotoğraftaki bakışımdan “Edacım dün uykunu alamadın mı?” diye yazanlar var. Ve bu durum benim hoşuma gidiyor onları ne kadar çok etkilediğiniz ne kadar çok sevdikleri, değer verdiklerini gösterdiğini düşünüyorum.
İYİ BİR RADYO DİNLEYİCİSİ NASIL OLUR?
Kendimi düşünüyorum radyo programcısı olmadan önce bende radyo dinliyordum. Ben çok sadık bir radyo dinleyicisiydim yani bu programcıyı dinledim hani kapatayım diğer kanala geçeyim böyle bir şey yapmadım. Eğer programcı bana samimi geliyorsa ben o programcıyı takip ederdim. Beni farklı hayatlara, farklı hayallere sürükleyebiliyorsa ben o radyonun peşinden koşardım ve öyle de oldu. Aynı sıcaklığı şuan bizim dinleyicilerimizde de buluyorum ben. Özellikle yayın saatini beklemeleri siz ne diyorsanız inanmaları EDA İLE GÜN ORTASI’ndan önce aktüel program yapıyordum ve o programda insanlar benden duyduklarına inanıyorlardı. (EYT meselesi tekrar dinleyelim)…
Dinleyicilerim sadık benim yayında vermiş olduğum mesaja göre kendini şekillendiriyor.
HİÇ UNUTAMADIĞINIZ YAYINIZI VAR MI?
Ben konuğumu stüdyoya kilitledim. Sağlık pogramı yaptığım dönemde bana gelen konuk bizim kurumumuzdaki kanala da söz vermiş. Fakat farklı saat dilimlerinde önce o kanalda çıkacak 1.5 saat sonrada benim programımda çıkacak fakat kanalda son dakika gelişmesi oluyor ve yayını uzatmak zorunda kalıyorlar. Biz konuğum ile yayına başladık dışarı da kıyamet kopuyor eda hanım konuğumu çaldı diye… yayınları düzene girdiği için konuğumu benden almak
için geldiler ama bende o sırada yayındayım ve o sesleri duyunca stüdyonun kapısını kilitledim ve dedim ki, hiçbir yere gidemezsiniz bu programı bitireceğim ben ve ben o programı bitirdim daha sonra onlar ne yaptı bilmem… Biraz çılgınlıktı ama sonuçta benimde sorumlu olduğum insanlar var.
MESLEĞE İLK BAŞLADINIZ YILLARDA Kİ RADYOCULUK İLE BU ZAMANDA Kİ RADYOCULUĞU KARŞILAŞTIRABİLİR MİSİNİZ?
İlk başladığımız yıllarda cihazlarla ilgilenmek çok güzeldi.. mikrofonu kendinize doğru çekiyorsunuz arkadan cd’ye uzanıyorsunuz. O zamanlar deckler kasetler vardı. Ben kalemde başa sarardım şarkıyı bazen ortadan başlar bazen diğer şarkının sonuna gelirdi cihaz anlamında çok güzeldi çünkü dokunarak çalışıyorduk. Şimdi her şey bilgisayar üzerinden önümüzde bütün şarkılar var ne kadar şarkı yüklediysek hepsi hazır önümüze geliyor bu birazcık hazırcılık oldu günümüz radyoculuğunda.. Şimdi her şey elimizin altında eskiden daha zordu ve meşakkatliydi. O zamanlar daha sıcak daha güzel ve daha samimiydi. Şimdi her şey teknolojik her şey sosyal medya üzerinden her şey sanal.
TÜRKİYE’DE RADYO PROGAMCILIĞI GELECEK VADEDİYOR MU?
Eğer bu işi gerçekten severek yaparlarsa evet… Radyoculuk ölmez, bakın sesiniz ile insanları etkilemek çok daha zordur. Görüntünüz ile her şekilde etkilersiniz yüzde ufak dokunuşlar saç,baş, giyim kuşamınız elbette etkiler ama ses tonu ile etkilemek çok ayrı. Biz zoru başarıyoruz sadece ses tonuyla anlattıklarımızla birilerini etkilemekle kalmıyoruz o insanları orda sabit tutuyoruz. Bence bu işi severek gönül vererek araştırarak ve kendilerini geliştirerek yapan insanlar için mutluluk verici bir şey bu şekilde radyoculuk çok daha güzel yerlere gelecektir.
BU MESLEĞİ YAPMAK İSTEYEN GENÇLERE TAVSİYELERİNİZ NELER?
Bazı okullarda teknik olarak bir şey öğrenemiyorlar yani pratikte bir şey yok sadece okulda öğrendikleri teorik bilgiler onun dışında mikrofon başın oturmayanlar,mikser ile tanışmayanlar bunlar ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Gençlerin çok çalışması lazım. Burada öğrencilerden çok okullara görev düşüyor bir stüdyo ortamı hazırlamak çok zor olmasa gerek minik bir mikser koymak bir mikrofon, intro antro üzerine konuşmak, küçük küçük anonslar çekerek gençleri hazırlayabileceklerini düşünüyorum. Bu ulusal bir radyoya girdikleri zaman hiçbir şey bilmeden kimse onları o mikrofonun başına oturtamaz. Bi alaylılar var bir de okullular var bu anlamda alaylı olanların çok daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Ben de alaylıyım radyo-tv okumadım sıfırdan yetiştim kendi kendimi yetiştirdim mikrofona insanlara alışarak… her şeyden önce okullara öğretmenlere çok şey düşüyor…
Ünlü radyo programcısı ve sunucusu Eda Özdemir konuğunu stüdyoya kitlediği anları anlattı!
Yasemin.com / ÖZEL
İstanbul'da doğan başarılı sunucu Eda Özdemir, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Bölümün'de eğitim aldı. Öğrencilik yıllarında sektöre atılarak birçok ünlü isimle çalışma fırsatı bulan Özdemir, 1993 yılında radyo programcılığına başladı. Şimdilerde ise Radyo 7'de Eda İle Gün Ortası programının sunuculuğunu yapıyor. Sesli ile büyüleyen ünlü isim ciddi bir hayran kitlesine sahiptir. Yasemin.com muhabiri Müge Çakmak, ünlü programcıyla hayatına dair bir sohbet gerçekleştirdi. Özdemir, programda meslek hayatında yaşadığı en komik ve ilginç anı Çakmak ile paylaştı. Programına davetli olan misafiri stüdyoya kitlemek zorunda kalan ünlü programcı o anları kahkahalarla ve neden böyle yaptığını anlattı.
KONSERVATUAR MEZUNUSUNUZ, VOKALİSTLİK YAPMIŞSINIZ BUNLAR SÖZ EDEBİLİR MİSİNİZ?
Benim işim radyo-televizyon programcılığı değildi ilk etapta bunu söylemek isterim. Şarkı söylemeyi çok severdim her zaman derdim ki “benim sesimi duyurmam gerekiyor, duyurmam lazım bunu hep şarkı söyleyerek yapacağımı düşünüyordum hep böyle geçiyordu kafamdan fakat sesimi yine duyuruyorum ama radyo programcısı olarak ve bundan çok keyif alıyorum. Sektörde 24. Yılımı bitirdim. Konservatuar şarkı söylerken pek çok sanatçı ile çalışma ve sahne alma fırsatım oldu. Sonrasında solist olarak görev aldım ama radyo daha sıcak ve samimi geldi müzik piyasasından. Ama hala şarkı söylemeyi çok seviyorum.
UZUN BİR SÜRE MÜZİK İLE İLGİLENDİKTEN SONRA RADYO PROGRAMCILIĞINA GEÇİŞ SÜRECİNİZ NASIL OLDU?
Müzikten kopmamak adına arkadaşımı ziyafet etmemden sonra radyo programcısı oldum spontane gelişti desem yeridir.
KÜÇÜKKEN HER ÇOCUK YA KUMANDA YA DA TARAĞI ELİNE ALIP ŞARKI SÖYLERMİŞ SİZDE BÖYLEMİYDİNİZ ÇOCUKKEN?
Benim elime tarak ya da kumanda geçmesine gerek yoktu çünkü sürekli şarkı söylüyordum. Rahmetli babam bu konuda beni çok yönlendirirdi. Hatta ilk şarkıyı o öğretmişti bana Zeytinli Gözlüm Sana Meylim Nedendir…
PEKİ ÇOK AZ SESLENDİRE BİLİR MİSİNİZ?
Babamın öğretmiş oldu şarkıyı seslendirmeye çalışayım o halde…
VOKALİSTLİK YAPTIĞINIZ DÖNEMLERDE HANGİ İSİMLER İLE ÇALIŞMA FIRSATINIZ OLDU?
Rahmetli Adnan Şenses ile çok uzun süre çalıştık birlikte sahne alıyorduk. Sonra kaset vokallerim oldu Emel Sayın’a bir süre eşlik ettim. Pınar Altınok 90’ların unutulmaz sanatçılarından biriydi aynı zamanda Muazzez Abacı’nın da yakınıydı onların kaset ve albüm vokallerin de çalıştım Hülya Avşar’ın da kaset vokallerin de çalıştım. Daha sonra bireysel olarak ilk defa kanun çalan hocam ile beraber birlikte sahne aldım. Sonra solist olarak farklı yerlerde sahne aldım ama radyo daha sıcak daha samimi geldi. Müzik biraz daha nankör geldi ve kadın olmanın vermiş olduğu dezavantajlarda var bunları da yaşayınca mikrofondan kopmamak adına radyoculuğu seçtim.
SAHNE ALDIĞINIZ DÖNEMLEDE SİZİ ETKİLEYEN BİR OLAY OLDU MU?
Rahmetli Adnan abi bizi çok korkuturdu… Yılbaşı’nda Kıbrıs’ta beraber sahne aldık sahnede kendinden o kadar çok geçek okur ki şarkıları tam o sırada ayağı takıldı hem hastaydı o zaman ve sahneden düşecek diye çok korkmuştuk.
NE KADAR SÜRE VOKALİSTLİK YAPTINIZ?
Öğrenciyken vokal olmaya başladım… Konservatuar sınavlarına girmeden önce Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyetine gidiyordum alt yapımı burada oluşturdum. Sonrasında konservatuara başladım 90’ların ortalarına kadar devam etti.
RADYO PROGRAMCILIĞI NE ZAMAN BAŞLADI?
92-93 yıllarında ise radyo programcılığına başladım.
MÜZİK İLE İLGİLENMEYE HALA DEVAM EDİYOR MUSUNUZ?
Müzik hala var, korolara gidiyorum. Müzikten kopmamak için korolarda solist olarak şarkı söylüyorum. Radyo programcısı olduğum için yapmış olduğumuz konserlerin sunumlarını üstleniyorum. Müzik artık benim hobim oldu kopamıyorum.
PEKİ NASIL KARAR KESİN OLARAK VERDİĞİNİZ “BEN ARTIK RADYO PROGRAMCISI OLUCAM…” DİYE?
Kesin karar değildi aslında hayat beni o tarafa yönlendirdi diye bilirim. Hayır ben sahneyi bırakıcam hiçbir şekilde sahneye çıkmıcam tarzında bir durum olmadı. Yine ekstra programlar geldiği zaman çok sahne aldım. Belkıs Özener’in torunu benim çok yakın arkadaşımdır onunla beraber ekstra programlara çıkıyorum.
DİNLEYİCİLERİNİZ İLE İNTERAKTİF BİR İLİŞKİ İÇİNDE OLMAYI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Dinleyicilerimi her ne kadar göremesem de orda olduklarını bilmek onların samimiyetleri beni ailen biri olarak görmeleri çok hoşuma gidiyor. Beraber o sıcaklığı yakaladık. İnanın ben yayına girmeden mesajlar geliyor “ ne zaman çıkacaksın, kaç dakika kaldı, seni bekliyoruz diye mesaj atıyorlar”. Beni ailelerinden biri olarak, kardeşleri gibi görüyorlar ve bu durum benim çok hoşuma gidiyor. Ve her gün bana yayında sormadan bana kendilerini hatırlatıyorlar. Çok samimiler ve aynı samimiyeti benimde ilettiğimi düşünüyorum. Aynı frekansta olduğumuzu düşünüyorum.
DİNLEYİCİLERİNİZ İLE SADECE SES TONUNUZ İLE İLETİŞİM KURMAK NASIL BİR ŞEY?
Samimiyetten ileri geldiğini düşünüyorum. Ben gülerek konuşuyorum herhalde ses tonum buna mı müsait bilmiyorum ama samimiyim hiçbir zaman mikrofonun başına oturduğum zaman şu şekilde ya da bu şekilde konuşmalıyım diye kendimi şartlamadım içimden nasıl geliyorsa öyle davrandım. Yani bizim hiç mi sıkıntımız, derdimiz yok mu? Elbette var ama inanın ben o stüdyoya girdiğim zaman her şeyi dışarıda bırakıyorum dünya yansa umrumda olmaz. O mikrofon bana çok sıcak geliyor ikinci ailem aslında RADYO 7 benim… Orda ki dinleyiciler benim ailem onlarla konuştuğum zaman kendimi çok rahat hissediyorum… Ve karşılıklı olduğu zaman çok daha güzel ve karşılığını görüyorum. Ses tonumdan bile moralimin iyi olup olmadığını anlayabiliyorlar. Bana fotoğraftaki bakışımdan “Edacım dün uykunu alamadın mı?” diye yazanlar var. Ve bu durum benim hoşuma gidiyor onları ne kadar çok etkilediğiniz ne kadar çok sevdikleri, değer verdiklerini gösterdiğini düşünüyorum.
İYİ BİR RADYO DİNLEYİCİSİ NASIL OLUR?
Kendimi düşünüyorum radyo programcısı olmadan önce bende radyo dinliyordum. Ben çok sadık bir radyo dinleyicisiydim yani bu programcıyı dinledim hani kapatayım diğer kanala geçeyim böyle bir şey yapmadım. Eğer programcı bana samimi geliyorsa ben o programcıyı takip ederdim. Beni farklı hayatlara, farklı hayallere sürükleyebiliyorsa ben o radyonun peşinden koşardım ve öyle de oldu. Aynı sıcaklığı şuan bizim dinleyicilerimizde de buluyorum ben. Özellikle yayın saatini beklemeleri siz ne diyorsanız inanmaları EDA İLE GÜN ORTASI’ndan önce aktüel program yapıyordum ve o programda insanlar benden duyduklarına inanıyorlardı. (EYT meselesi tekrar dinleyelim)…
Dinleyicilerim sadık benim yayında vermiş olduğum mesaja göre kendini şekillendiriyor.
HİÇ UNUTAMADIĞINIZ YAYINIZI VAR MI?
Ben konuğumu stüdyoya kilitledim. Sağlık pogramı yaptığım dönemde bana gelen konuk bizim kurumumuzdaki kanala da söz vermiş. Fakat farklı saat dilimlerinde önce o kanalda çıkacak 1.5 saat sonrada benim programımda çıkacak fakat kanalda son dakika gelişmesi oluyor ve yayını uzatmak zorunda kalıyorlar. Biz konuğum ile yayına başladık dışarı da kıyamet kopuyor eda hanım konuğumu çaldı diye… yayınları düzene girdiği için konuğumu benden almak
için geldiler ama bende o sırada yayındayım ve o sesleri duyunca stüdyonun kapısını kilitledim ve dedim ki, hiçbir yere gidemezsiniz bu programı bitireceğim ben ve ben o programı bitirdim daha sonra onlar ne yaptı bilmem… Biraz çılgınlıktı ama sonuçta benimde sorumlu olduğum insanlar var.
MESLEĞE İLK BAŞLADINIZ YILLARDA Kİ RADYOCULUK İLE BU ZAMANDA Kİ RADYOCULUĞU KARŞILAŞTIRABİLİR MİSİNİZ?
İlk başladığımız yıllarda cihazlarla ilgilenmek çok güzeldi.. mikrofonu kendinize doğru çekiyorsunuz arkadan cd’ye uzanıyorsunuz. O zamanlar deckler kasetler vardı. Ben kalemde başa sarardım şarkıyı bazen ortadan başlar bazen diğer şarkının sonuna gelirdi cihaz anlamında çok güzeldi çünkü dokunarak çalışıyorduk. Şimdi her şey bilgisayar üzerinden önümüzde bütün şarkılar var ne kadar şarkı yüklediysek hepsi hazır önümüze geliyor bu birazcık hazırcılık oldu günümüz radyoculuğunda.. Şimdi her şey elimizin altında eskiden daha zordu ve meşakkatliydi. O zamanlar daha sıcak daha güzel ve daha samimiydi. Şimdi her şey teknolojik her şey sosyal medya üzerinden her şey sanal.
TÜRKİYE’DE RADYO PROGAMCILIĞI GELECEK VADEDİYOR MU?
Eğer bu işi gerçekten severek yaparlarsa evet… Radyoculuk ölmez, bakın sesiniz ile insanları etkilemek çok daha zordur. Görüntünüz ile her şekilde etkilersiniz yüzde ufak dokunuşlar saç,baş, giyim kuşamınız elbette etkiler ama ses tonu ile etkilemek çok ayrı. Biz zoru başarıyoruz sadece ses tonuyla anlattıklarımızla birilerini etkilemekle kalmıyoruz o insanları orda sabit tutuyoruz. Bence bu işi severek gönül vererek araştırarak ve kendilerini geliştirerek yapan insanlar için mutluluk verici bir şey bu şekilde radyoculuk çok daha güzel yerlere gelecektir.
BU MESLEĞİ YAPMAK İSTEYEN GENÇLERE TAVSİYELERİNİZ NELER?
Bazı okullarda teknik olarak bir şey öğrenemiyorlar yani pratikte bir şey yok sadece okulda öğrendikleri teorik bilgiler onun dışında mikrofon başın oturmayanlar,mikser ile tanışmayanlar bunlar ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Gençlerin çok çalışması lazım. Burada öğrencilerden çok okullara görev düşüyor bir stüdyo ortamı hazırlamak çok zor olmasa gerek minik bir mikser koymak bir mikrofon, intro antro üzerine konuşmak, küçük küçük anonslar çekerek gençleri hazırlayabileceklerini düşünüyorum. Bu ulusal bir radyoya girdikleri zaman hiçbir şey bilmeden kimse onları o mikrofonun başına oturtamaz. Bi alaylılar var bir de okullular var bu anlamda alaylı olanların çok daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Ben de alaylıyım radyo-tv okumadım sıfırdan yetiştim kendi kendimi yetiştirdim mikrofona insanlara alışarak… her şeyden önce okullara öğretmenlere çok şey düşüyor…