Son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden şarkıcı Rümeysa'nın hüzünlü hikayesi hayranlarını derinden etkiledi. 2011 yılında eğitim uçuşu sırasında düşen helikopterde nişanlısı pilot komiser Murat Güçlü’yü kaybeden şarkıcı, "Uzunca bir zaman travma süreci yaşadım. Bu da bende daha sonradan kaybetme korkusu oluşturdu. " dedi.
"Yansın İstanbul", "Aşkın Mağdurları" ve "Dünya Telaşı" gibi parçalarla adından söz ettiren şarkıcı Rümeysa'nın başarılı müzik kariyerinin arkasındaki hüzünlü hikayesi yürekleri parçaladı.
Uzun yıllar önce Tire'de öğretmenlik yapan Rümeysa, kariyerini farklı bir noktaya taşımak istediği için müzik yarışmasına başvurmuş ancak performansı beğenilmesine rağmen jüri üyelerinin takımları dolu olduğu için yarışmaya veda etmek zorunda kalmıştı. Müziğe olan tutkusu ve yeteneğiyle Sezen Aksu'nun gözünden kaçmayan genç isim "Yansın İstanbul" parçasıyla büyük bir çıkış yakalayarak müzik dünyasına adım attı.
Emin adımlarla kariyer yolculuğunda yürüyen ünlü şarkıcının özel yaşantısında yaşadığı acı bir olay ise hayranlarını hüzünlendirdi. 2011 yılında Tire'de öğretmenlik yaptığı günlerde Pilot komiser Murat Güçlü ile nişanlı olan ünlü şarkıcı düğününe günler kala aldığı acı bir haberle adeta yıkıldı. Güçlü'nün de içinde bulunduğu helikopter Beykoz'un Anadolu Kavağı açıklarında denize düşmüş ve ünlü şarkıcının nişanlısı yaşamını yitirmişti.
"NEFES ALIYORSAK UMUT VARDIR"
Cenaze töreninde gözyaşları içinde "Ne olur, beni de en yakın sürede yanına alması için dua edin" diye feryat eden Rümeysa o günleri şu sözlerle anlattı:
"Elbette doğum gibi ölüm de olağan yaşam sürecinin içinde. Ancak zamansız ölümler her insanı olduğu gibi beni de çok üzüyor. Bu nedenle insanları kaybetmekten korkarım. 2011 yılında İstanbul Boğazı'nda eğitim uçuşundayken düşen helikopterde pilot komiser nişanlım Murat Güçlü şehit oldu. Hem de düğünümüze 9 gün kala. Birkaç ay psikoloğa gittim o da sadece 'anlıyorum seni'den öteye geçemedi. Böyle olunca ben de bu acıya alışmam gerektiğini fark ettim ve tedaviyi bıraktım. Uzunca bir zaman travma süreci yaşadım. Bu da bende daha sonradan kaybetme korkusu oluşturdu. Bu yüzden kimseye bağlanamıyorum. Bağlanma problemim var. Her şeyle başa çıkabilmek gibi bir zorunluluğumuz olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla başa çıkabildiğimi de zannetmiyorum. Yaşıyoruz bir şekilde. Nefes alıyorsak umut vardır elbette diyorum. Aşık Veysel'in dediği gibi 'Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece..."
BİR YORUM YAPIN 0