Ali Sabancı'nın eşi Vuslat Doğan Sabancı'dan Emanet sergisi!"En değerli emanet yaşamın kendisi"

Ali Sabancı'nın eşi Vuslat Doğan Sabancı, Karaköy’deki Tophane-i Amire’de "Emanet" isimli bir sergi açtı. Sabancı, küratörlüğünü Doç. Dr. Ebru Yetişkin'in üstlendiği sergiyi gazetecilere gezdirdi. Tekne kazasından sonra ilk kez kamera karşısına geçen Sabancı, bahşedilen "yaşam emaneti"ni odağına aldı.

Vuslat Doğan Sabancı, eşi Ali Sabancı ile birlikte Yunanistan açıklarında tekne turu yaparken kaza geçirmiş ve yaralanmışlardı. Tedavi için ABD'ye giden Sabancı çifti, Türkiye'ye döndükten sonra Vuslat Sabancı ilk kez bu sergiyle kameralar karşısına çıktı. Sabancı, sanatsal işlerinde soy ismi olmaksızın "Vuslat" adını kullanmayı tercih ediyor. Vuslat'ın Emanet adlı sergisi Karaköy Tophane-i Amire’de sanat severlerle buluştu. Sergisinde temelde yaşamın kendisini konu edinen Sabancı, yaşama ve 'emanet' fikrine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Anneannesinden kalan serçe hikayesi ise büyük ilgi gördü.

Vuslat Doğan Sabancı

Vuslat Doğan Sabancı

9 DİLDE "EMANET"

Geçen yıl Bayburt'ta Baskı Müzesi'nde aynı isimle bir sergi açan Vuslat, bu yıl İstanbul'da da Emanet isimli bir sergi açtı. İsim aynı olsa da içerik birebir aynı değil. Sergide geçen yıldan bazı eserler ve yeni eserler yer aldı.

Eserlerden biri "Emanet" kelimesinin Anadolu'nun 9 kadim dilinde yazılışının bulunduğu bir eserdi. Kadim Anadolu geleneğine işaret eden Vuslat, bu dilleri "bizim, hepimizin dilleri" olarak niteliyor.

9 Anadolu dilinde emanet kelimesi

9 Anadolu dilinde emanet kelimesi

Serginin amacını ve anlamını "Bu sergi yaşamı kutlayan bir sergi. Yaşamda kalma yollarımızı kutlayan bir sergi. Tamamen bununla ilişkilendirilebilir." şeklinde açıklayan Vuslat için "emanet" aslında yaşamın kendisi demek. Vuslat, daha önceki sergileriyle bu sergisi arasındaki farkı şöyle ifade etti:

"Bir önceki, Baksı’daki sergide serginin ortasında yine Yaşamın Göbek Bağı eseri vardı. Ancak verdiğim anlam biraz daha farklılaştı sanırım. Hayata verdiğim anlam farklılaştı. Şimdi bu eseri yeniden install ederken (yerleştirirken) ve Masal eseri üzerinde yeniden çalışırken hayatı kutlamaya ve anı yaşamaya daha fazla ağırlık verdim. Her bir halkayı hayatımızdaki anlar olarak düşündüm. Çünkü en büyük emanet yaşamın kendisi. Birçok zaman bir şeylerle meşgulüz ama o anı yeterince kutlamıyoruz. O anın değerinin farkına varmıyoruz. Sanırım sanatçı olarak bunların en fazla farkında olduğum dönemde olduğum için bunlar daha çok ortaya çıktı. Baksı’daki sergide taş, toprak, hikayeler, sözel unsurlar daha ön plandaydı ama bu sergide daha çok şahsi yaşadıklarım, içime dönerek var. Orada doğdu, burada büyüyor."

SERÇE'NİN HİKAYESİ

Sergi salonuna  girer girmez "Her şey serçenin emanet ettiği bir dikenle başladı" cümlesi karşılıyor sanatseverleri. Vuslat'ın anneannesinden dinlediği bu masal, sesli bir şekilde yerini almış. Ziyaretçiler kulaklık takıp masalı dinleyebiliyor. Masal kısaca şöyle:

"Bir gün bir serçenin ayağına bir diken batar. Serçe de yakınlarda ekmek yapan bir nineden yardım ister. Nine dikeni çıkartır. Serçe de dikeni nineye emanet edip gider. Nine, işine dalınca dikeni odun ateşine atıp yakar. Serçe döndüğünde dikeni sorar. Nine de dalgınlıkla ateşe attığını söyleyip özür diler. Bunun karşılığında serçe nineden ekmek alır. Ekmeği bir çobana emanet eden serçe döndüğünde çobanın ekmeği yediğini öğrenir ve karşılığında ondan bir koyun alır. Koyunu ise köyde düğün yapan bir adama emanet eder. Ancak adam da koyunu düğün için keser. Döndüğünde yine emanetini bulamayan serçe 'Nefeslerinin peşinden gideceklerine her biri nefslerinde boğulup gitti' der. Aslında hiçbiri kötü niyetli değildi ama emanetin kıymetini anlayamamıştı."

Emanet Sergisi

Emanet Sergisi

YAŞAM EN DEĞERLİ EMANET

Küratör Ebru Yetişkin ise sergiyle ilgili "Biz önce Vuslat ile emanetin ne olduğunu sorguladık. Emaneti, emanet edenle emanet edilen arasında karşılıklı bir güven, bir itimat ilişkisi olarak değerlendirdik. Serginin ilk vurgusu yaşam. Yani yaşam üzerine, yaşamın bizim en değerli emanetimiz olduğuna dair bir vurgu. Diğer yandan ise birlikte yaşama kültürüne yapılan vurgu. Sergi bu temel referans noktasından çıkıyor." dedi.

Kozmetik sektörünün arka sokağı karanlık! Lüks parfümler çocuk işçilerden geçiyor

İLİŞKİLİ HABER

Kozmetik sektörünün arka sokağı karanlık! Lüks parfümler çocuk işçilerden geçiyor
MeryemÜ. ÜSTÜN Yasemin.com - Editör
Yasemin - MeryemÜ. ÜSTÜN

Editör Hakkında

1996 yılında İstanbul Kadıköy’de doğdu. İstanbul Üniversitesinde Gazetecilik ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesinde İlahiyat okudu. Halen İstanbul 29 Mayıs Üniversitesinde Felsefe bölümünde yüksek lisans yapmaktadır. Ekim 2023’ten bu yana Kanal 7 Medya Grubu bünyesinde yer alan Yasemin.com kadın sitesinde İçerik Editörü yapmaktadır.

BİR YORUM YAPIN 0