"Yeryüzündeki her canlı yok olacak." (Rahman, 55/26) ayeti, ölümün er ya da geç muhakkak bize uğrayacağını hatırlatmaktadır. Bizde ölümün her an bizi yakalayabileceği düşüncesi içerisinde olup kendimizi ona göre ahirete hazırlamalıyız. Peki ölüm hak iken ölüm korkusu yaşamamız normal mi? Sekerat-ü'l Mevt ile Tefekkür-ü Mevt nedir? Ölüm anı ile ilgili hadis ve ayetler ile ölüm anı..
İster beklenen bir şey olsun ister yakın kişilerden birdenbire gelen ölüm haberi, hem bedensel hem de psikolojik anlamda insanı yıkan durumlardan biridir. Ölümün değil gerçekleşmesi, konuşulması bile oldukça rahatsız edicidir. Özellikle de ölümcül koronavirüs gibi salgın hastalıkların kol gezdiği toplum içerisinde bu ve benzeri hastalıkların yaygınlaşması beraberinde gelebilme ihtimali olan ölüm psikolojisi ise kişinin ruhsal durumunu oldukça negatif etkilemektedir. Ölümle ilgili kendimizi kötü hissetmemizin altında yatan temel etkenin, ölüm korkusu olduğu ve buna bağlı olarak da ölümle ilgili düşüncelerin bastırıldığı düşünülür. Kimine göre doğru kimine göre yanlış olan bu durumda ölüm kaygısının 'normal' denilebilecek boyutu var mıdır? Ölüm acısını herkes duyar mı? Ölüm anı neler yaşanır? Ölüm ile ilgili hadis ve ayetler..
HERKESTE VAR OLAN BİR DUYGU: ÖLÜM KORKUSU
Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, hayatın bitmesinden çok ölüm esnasında hissedilecek acı ve tek başına kalma hissi insanı ölümle ilgili daha çok korkutmaktadır. Toplum içerisine baktığımızda 'Ölümden korkmuyorum' şeklinde kurulan heybetli cümlelerde bile kişi aslında, korkusunu kendisine ya da başkalarına açıklamaktan çekindiği ya da dillendiremediği için söyleyemez ve bu şekilde kendi kendini bastırmaya çalışır.
''BHUTAN'IN İNSANLARI HER GÜN 5 DEFA ÖLÜMÜ DÜŞÜNÜYOR''
- Ölümle yüzleşmenin sosyal ve ruhsal etkilerini araştıran bilim insanları, Bhutan kültüründeki insanların her gün 5 defa ölümü düşünmek zorunda olduklarını tespit ediyor. Böylelikle insanlar korkularından uzaklaşıp, pozitif düşüncelere yer ayırabiliyor.
- Yapılan bir başka araştırmada, 2004'te ilk olarak İsveç'lilerin başlattığı bir uygulamayla ölüm cafeleri açılmış. Cafeye gelen insanlar da çay ya da kahve eşliğinde ölümle ilgili endişelerini ve korkularını konuşma imkanını buluyor. Ölümün getirdiği psikolojik baskı kişinin içine atmadan karşısındaki ile konuşması sayesinde rahat hissettiriyor.
SEKERATÜ-L MEVT VE TEFEKKÜR-İ MEVT NEDİR?
Dini kaynaklara baktığımızda "Sekeratü'l-Mevt" teriminin kelime anlamı 'ölüme delalet eden ölüm baygınlığı' anlamına gelmektedir. Her canlı ölümü tadacağından dolayı bazı kimseler müstesna olup ölüm acısı olan sekerat-ü'l mevt'i de yaşayacaktır. Peygamber Efendimiz (SAV), bile ölüm anında yaşanan sekerat- mevt için yardım istemiş ve şöyle dua etmiştir: "Allahım, sekerat-ı mevtte (ölüm zahmeti ve baygınlığında) bana yardım et." (İbn Mace, Cenaiz, 64; Tirmizi, Cenaiz, 8)
Rivayetlere göre Hz. Aişe (r.a), "Rasulullah (asm), benim midemle boğaz çukurum arasında (göğsümde) olduğu hâlde vefat etti. Rasulullah (asm)'den gördüğüm şeyden sonra, ölümün şiddetini kimse için çirkin saymam." (Nesai, Cenaiz, 6) demiştir.
Bazı alimler Sekerat-ü'l Mevt acısı için şu görüşlerde bulunmuşlardır:
1- Manevi anlamda derecenin daha yukarılara çıkması için Allah (c.c), ızdırabı ölüm esnasında çektirebilir. Peygamberlerin ve ihlaslı kullarının bile sekerat-ı mevtlerinin şiddetli olması bu durumdan kaynaklanıyor olabilir.
2- Allah (c.c), günahlarını bağışlamak istediği kullarının çektiği acı günahlarına kefaret olsun diye sekerat-ı mevtlerini şiddetli edebilir. Ölüm sırasında duyulan acı ve ıstırapların, günahlara kefaret olacağını idrak eden Ömer b. Abdulaziz (v. 101/720) de şöyle diyor:
"Bana ölüm sekeratının kolaylaştırılmasını istemem, arzu etmem. Çünkü o, mü'minin günahlarını örten ve derecesini yükselten son kefarettir." (İbn Hacer, Fetfu’l-bari, 11/365)
Tefekkür-ü Mevt ise, ölüm anı gelmeden ölümün bilincinde olmaktır, hatırlamaktır. Ölümün er yada geç geleceğinin şuuru ile Allah (c.c) yolunda ilerlemeye çalışmak ve onun huzuruna hazırlanmaktır.
ÖLÜMLE İLGİLİ AYET VE HADİS-İ ŞERİFLER
Bir sahabi Peygamber Efendimiz (SAV)'e şöyle sorar: “Hangi mümin daha akıllıdır yâ Rasulallah?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: “Ölümü sıkça hatırlayıp, ölümden sonrası için en iyi hazırlık yapan kimsedir. İşte gerçek akıllı insanlar onlardır…” (İbn-i Mâce, Zühd, 31)
“Zevkleri bıçak gibi keseni -ölümü- çok hatırlayın!” (Tirmizî, Zühd, 4)
“Ölümü ve öldükten sonra ceset ve kemiklerin çürümesini hatırlayın. Âhiret hayatını isteyen, dünya hayatının süsünü terk eder.” (Tirmizî, Kıyâmet, 24
“Ben yaptığım hiçbir şeyde, kulumun canını alırken gösterdiğim tereddüt kadar tereddüt göstermedim. Çünkü o ölümden hoşlanmaz; ben de onun hoşlanmadığı bir iş yapmayı sevmem.” (Buhari, Rikak, 38)
De ki: "Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptıklarınızı haber verecektir. (CUM'A/8)
“Hele can boğaza dayandığı zaman, o vakit siz bakar durursunuz. Biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.” (el-Vâkıa, 83-85)
YUNİS CANLI 3 yıl önce
Ölüm acısı çekmemek içinde dua etmeliyiz af edilmiş bağışlanmış olarak huzura çıkabilmemiz içinde dua etmeliyiz diye öneriyorum. Rabbimiz cümle ehliîmana nasîp eylesin.
YUNİS CANLI 3 yıl önce
Ölüm acısı çekmemek içinde dua etmeliyiz af edilmiş bağışlanmış olarak huzura çıkabilmemiz içinde dua etmeliyiz diye öneriyorum. Rabbimiz cümle ehliîmana nasîp eylesin.
Alperen 3 yıl önce
Allah(cc) ölümünde, hayatın da hayırlısını versin inşALLAH...
Kimsesiz umutlar 3 yıl önce
ölümden korkmuyorum fakat Allaha nasıl hesap verecem diye korkuyorum yatacak yerim yok elimden geldikce gunah işlememeye çalışıyorum fakat ginede gunaha dusuyorum
byrm 3 yıl önce
iman ile