İslami evlilikte eşler birbirine nasıl davranmalı? Eşler arası sevgi ve muhabbet...

Toplumumuzda kadın-erkek eşitliğinden ziyade kadının statüsü ve yeri çoğu zaman tartışmaya konu olmuştur. Özellikle de evlilik hayatında eşlerin, kadın ve erkekteki yaratılış fıtratına göre davranışlar sergilemesi mutlu ve huzurlu bir evlilik için büyük önem taşımaktadır.

Haber7 yazarı Dursun Ali Taşçı, bugünkü köşe yazısında evlilikte yaratılışa uygun davranmanın önemini ele aldı:

Kadın konusu çok netameli bir konudur. Tarihte ve günümüzde de kadın hep tartışılmış, tartışılmaktadır. Yeri ve statüsü gündemlerden hiç düşmemektedir. Mevlâna, kadın konusuna eserlerinde çokça temas etmiştir. Bunlardan biri de şudur:

“Allah, kadını, erkek onunla rahat etsin, ona eş olsun diye yarattı. O halde Âdem, Havva’dan nasıl olur da ayrı olabilir? Havva’sız nasıl yaşayabilir? Erkek yiğitlikte Zaloğlu Rüstem olsa, cesarette Hazreti Hamza’dan bile ileri geçse, hükmetmek konusunda kendi karısının esiridir. Âlemi güzel, tatlı sözleriyle mesteden, kendine bağlayan Hz. Peygamber bile “Ey pembe beyaz kadın, benimle konuş.” diye, hiddetlenen eşine niyazda bulunmuştur.” (Mesnevi, 1. Cilt)

Su, görünüşte ateşten üstündür, ateşi söndürür; fakat su, bir kap içine konursa, ateş onu kaynatır. Görünüşte erkek, kadından üstündür; fakat araya sevgi girerse, kadın, erkeği adeta esir alır. Kap, eşler arasındaki sevgidir, muhabbettir. Sevgi ve muhabbetin yerleştiği ev ve gönüllerde kadın, daima sözünü söylemiştir, erkeğe üstün gelmiştir. Fakat “sevgi” denen o kap aradan çıkarsa su, ateşi söndürür; erkek, kadına zulmeder. Bu zulüm maddi şiddetle de olabilir, cinsel şiddetle de olabilir. TV’ler çıkıp “kadın hakları”ndan hararetle söz edenlere iyice bakınız, ağızlarından adeta şehvet dökülmektedir. (Şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söyler- Kendini överken hırsızlığını söyler.)

Hz. Peygamber; “Kadınlar, akıllı kişilere, gönül ehli olanlara fazlasıyla galip olurlar.” diye buyurmuştur. Cahil ve kaba kişiler, gönül ehli olmayanlar kadınlara hoyratça ve sert davranış içinde bulunurlar. Sevgi ve acıma hissi, insanlık vasfıdır; hiddet ve şehvet ise hayvanlarda vardır.

“Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku ve gözümün nuru namaz.” diye buyuruyor, Peygamberimiz. Onun sadece kadınlara değil, tüm yaratıklara karşı nasıl merhametli olduğunu, hayatını okudukça görür ve ibret alırız.

Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Sizi tek bir candan taratan, gönlünün ona ısınması için eşini de ondan var eden O’dur…” (A’raf; 189) buyuruyor.

İnsanda 23 çift (46 adet) kromozom vardır. DNA paketleri olarak adlandırılır ve insanın yapıtaşlarıdır. Bu kromozomların yarısı (X), yani dişi, yarısı (Y), yani erkektir. Fakat kadındaki kromozomların tümü (X)’tir. Erkekteki kromozomların yarısı (X), yarısı (Y)’dir. Bu durumda erkek, kadını kendi içinde, özünde taşımaktadır. Kadına şiddet, aslında kendini kaybetmiş insanların işidir ve bunun intihardan farkı yoktur.

Artı eksi olmadan lambada ışık yanmaz. Kadın erkek olmadan da hayat olmaz. Şu iyi, bu kötü değil, ikisinin de varlığı gereklidir. Fakat ikisi ayrı cinstir. İkisine de aynı muamele edilemez. Kadına kadınca, erkeğe de erkekçe davranmak gerekir. İkisine eşit değil, adil davranmalıdır. Adil davranmak demek, onların yaradılış gerçeklerini dikkate alarak hareket etmek demektir. Eşitlik ise, farklılıkları dikkate almamaktır. Kadının duygularıyla erkeğin duyguları aynı değildir. Kadının biyolojik yapısıyla erkeğinki farklıdır. Her ikisine aynı eğitimi vermek ne kadar anlamlıdır?

Fıtratını tanımayan, onu terbiye etmeyenlerin sözlerine, davranış biçimlerine itibar etmemelidir; çünkü onlar fıtrat cahilidirler. Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde kaldı başkasına himmet ede.

İnsanın özü, yaradılış kodu olan fıtratı Allah şöyle anlatıyor:

“ Böylece sen, bâtıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde (hak olan) dine çevir ve Allah’ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran (ki), Allah’ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin, bu, sahih (bir) din(in gayesi)dir; ama çoğu insanlar onu bilmezler. (Rum Suresi, 30. Âyet).

Fıtrat anlaşılmadan, terbiye edilmeden insanın terbiye olması asla mümkün değildir; çünkü bu durum insan yaratılışına terstir. Terbiye olmamış bir insan ise yaratılmışlar içinde en tehlikeli olanıdır. Bu tip insanların eline dünya siyaseti, yönetimi geçerse, işte orada insanlık kıyameti yaşar. Allah’a layıkıyla kul olmuş bir erkek, kadına şiddet uygulayabilir mi? Boşanabilir, fakat şiddet, zulüm uygulayamaz. Boşandığı kadını çok sevdiğinden değil, kendisini tanıdığından.

Fazla uzağa gitmeye gerek yoktur; makamıyla, kıyafetleriyle, malı ve mülküyle değil de, özüyle tanışmayanların, terbiye olmayanların; fıtratlarını bahara dönüştürmeyenlerin yapıp ettikleri şeylerin, sözlerin insanlık yararına olmadığını artık görmemiz gerekiyor. Bunu görmedikçe ne evimizde, ne ülkemizde, ne de dünyada mutluluk aramak hayalden öteye geçmeyecektir.

“Sure-i Nisa’ya ad oldu adın, Peygamber övmüştü seni ey kadın.”

D. Ali TAŞÇI

([email protected])

Twitter: @DAliTasci

İslami evlilikte eş seçimi! Evlilik görüşmesinde dini hususta dikkat edilmesi gerekenler

İLİŞKİLİ HABER

İslami evlilikte eş seçimi! Evlilik görüşmesinde dini hususta dikkat edilmesi gerekenler

BİR YORUM YAPIN 0