Geçici olarak geldiğimiz şu dünyada tek gerçek olan bir şey varsa oda eninde sonunda O'na döndürüleceğimizdir. Ruhumuzu teslim ettikten sonra kabirde bizi bekleyen azaptan kurtulmak için Peygamberimizin okuduğu dualarla Allah'a sığınmalı ve her şeyden önce iyi bir kul olmaya bakmalıyız. Aksi takdirde bizi bekleyen kabir azabında çok şiddetli bir azap görülecektir. Kabir azabı nasıl gerçekleşir?
Allah (c.c)'a gereği gibi kulluk yapabilmek, özellikle de günahların normalleştirilmeye çalışıldığı şu ahir zamanda ne kadar zor olsa da hepimizin en asli görevidir. İyi ve salih bir kul olabilmenin mükafatı bizleri ahirette beklediği gibi kötü ve günahkar olmanın azabı da öldükten sonra bizleri çok çetin bir şekilde bulacaktır. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV) bile, Peygamberliğine güvenmeyip kabir azabına karşı Allah'a sığınmış dualar etmiştir. Kişi hayattayken öldükten sonraki halini yani kabre girdiği zaman nelerle karşılaşacağını merak eder. Kabir azabı var mı? Kabir azabından korunmak için Peygamberimiz hangi sureleri okurdu? İşte hadis-i şeriflerle cevabı...
HADİS-İ ŞERİF: “Kişi kabre konulduğunda (azap meleği) gelir. Baş tarafından gelirse, onu Kur’ân tilâveti uzaklaştırır. Elleri tarafından gelirse, zekât ve sadakası uzaklaştırır. Ayak tarafından gelirse, câmilere yürümesi onu uzaklaştırır. Sabır da kenarda büyük bir kalkandır. Melek; 'Eğer bir boşluk bulsaydım, ölünün yanına varırdım!' der.” (Heysemî, III, 52)
KABİR AZABI NASIL GERÇEKLEŞİR? KABİRDE AZAP ÇEŞİTLERİ...
Kabre giren kişilerde meleklerin suallerinden sonra görülebilecek olan kabir azabı durumunda herkesin azabı kendi işlediği amellere göre olacaktır. Bu konuyla ilgili verilebilecek en doğru cevap ise; kimin nasıl azap göreceği ya da görüp görmeyeceğini en iyi bilen Allah (c.c)'un nazarında saklıdır. Ancak Peygamber Efendimiz (SAV)''den edinilen bazı rivayetlere göre kabir azabı şekilleri şu şekillerde olabilmektedir:
- KABİR SIKMASI
Kabirdeki iki yanın sıkıştırılmasıyla gerçekleşen bu azap aslında bir nevi kabrin ölü kimseyi kucaklaması olarak nitelendirilebilir. Kabrin sıkması ile ilgili Hz. Aişe validemiz (r.a), Efendimiz (SAV)'e şöyle der:
"Ey Allah'ın Rasûlü, sen bana Münker ve Nekir'in seslerini ve kabir sıkmasını anlattığın günden beri hiçbir şeyden tat alamaz oldum." Efendimiz (SAV)'de:
"Ey Aişe, Münker ve Nekir'in sesleri mü'mine, gözdeki sürme gibi gelir. Kabir sıkması da mü'mine, şefkatli bir ananın yavrusunun başını okşaması gibidir. Ama ya Aişe, şakilere (âsi olanlara) yazıklar olsun ki, onlar kabirlerinde düz ve sert taş üzerine yumurtanın çarpıldığı gibi sıkıştırılacaklardır."
(Beyhakî İsbatu Azabul Kabr . 39 a; Suyûti, Ş. Sudur, v. 47 a; Suyûti, B. el-Keîb, v. 145 a; İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, c. III, s. 262, Beyrut 1971.)
Buradan anlayacağımız üzere kabir sıkması denilen olay herkeste yaşanacaktır. Kimine azap vererek kimine kucaklaşarak...
- TOKMAKLA VURMA
Enes b. Mâlik'in rivayetlerine göre, sual esnasında kafi ve münafıklar cevap veremeyince enselerine tokmakla vurulacağı bildiriliyor. Efendimiz (SAV):
"...Sonra onun (kâfir veya münafığın) ense köküne öyle bir vurulur ve o (o vuruşun acısıyla) öyle bir feryad eder ki, onun feryadını, insan ve cinler hariç, kendisine yakın olan her mahluk duyar." (Buhârî, Sahih, Cenâiz)
- CENNETE GİTMEYECEK KİŞİYE YERİNİN GÖSTERİLMESİ
Hayatını kaybeden bir kimse dünyada iken günahlar işlemiş ve ahirette gideceği yer cehennem ise bu kişiler için şöyle bir rivayet vardır:
"Sizden biriniz vefat ettiğinde, sabah ve akşam ona kendi oturacağı makamı gösterilir. O kimse cennetliklerden ise, cennetliklerin makamlarından bir makam (yani kendisinin Cennet'te varacağı makam) gösterilir. Ve ona: Burası senin kıyamet gününde gönderileceğin makamdır (yerindir), denir." (Buhârî, Sahih, Cenaîz, 88, c. II, s. 103; Müslim, Sahih, Cennet, 17, c. IV, s. 2199;
- KABİRDE BÖCEK SOKMASI YA DA ISIRMASI
Peygamber Efendimiz (SAV)'in kabir azabı ile ilgili yaşanacaklardan bahsettiği bir hadis-i şerifinde, "Kabrinde kâfire doksan dokuz tinnîn (ejderha) saldırtılır ve kıyamet gününe kadar onu ısırırlar ve sokarlar ki, eğer onlardan birisi yeryüzüne üfleyecek olsa, orada hiçbir yeşillik kalmazdı." buyrulmaktadır. A. b. Hanbel, Müsned, c. III, s. 38; Dârimî, Sünen, Rikâk, 94, c. II, s. 238.
abdulfettah 2 yıl önce
Kur'an ayetlerinden açık ve net bir biçimde anlaşılıyor ki ölüm ile mahşer (kıyamet) arasında insanların herhangi bir bilgisi ve bilinci yoktur. Dolayısıyla Kabir azabı denen zırva, Pagan-Panteist inançlardan gelerek uydurma hadislerle İslam'a sokulmuş bir yalandır.
Vahim 3 yıl önce
Allah Kitabında neyi eksik bırakmışta siz tamamladınız.. Kim zerre miltarı günah işlemişse karşılığını görecek... Din gününden sonra hesaplar görülüp gereği yapılacak....Gerisi masal....
memet 3 yıl önce
Kabir azabı yoktur, Yasin 52. ayet.
furkan 2 yıl önce
hadisleri inkar mı ediyorsun? ayet bile var Mümin suresi 46. ayet: Onlar sabah-akşam o ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı günde kendilerine, "Firavun ailesini en çetinine sokunuz" denilecektir.
Safa 3 yıl önce
Kabirde hayat yok ki azap olaun ? Herşey Kıyamet sonrası Ahirette olacak. Gaybi konular ayette varsa doğrudur getisi uydurmadır, Kurana terstir, İslama ihanettir. Bundan vazgeçmeniz dileğiyle.
memet 3 yıl önce
Kabir azabı yoktur, Yasin 52. ayet.