İslam’da doğan her insanın tertemiz olduğuna inanılmaktadır. Ancak, özellikle hakikati kavrama eğilimiz olan insanların nefisleri zamanla kirlenir. Bu bağlamda nefis ile şeytan işbirlikçi olarak nitelendirilmektedir. Peki Nefs nedir? Nefsin mertebe ve özellikleri nelerdir?
Müslümanlar’ın ahirette cennette gitmek için savaşmaları gereken ilk unsur kendi nefisleridir. Nefis bedeni ve şehevi ihtiyaçlar demektir. Nefsin her dediğini bir insan yapacak olursa yoldan çıkma ihtimali çok yüksek olur. Yol Allah (cc) yoludur. Ahiretteki son durağımızı gösterecek yoldur. Nefs yedi temel başlıkta ayrılmıştır. İnsanın hangisine sahip olacağı kendi elindedir. Bir tanesi hariç, Allah’ın verdiği bu makam sadece Rabbimiz’in (cc) izni ile olur. Haberimizde Nefs çeşitleri ve onların açıklamalarını bulabilirsiniz.
Nefsin Mertebeleri;
- 1- Nefs-i Emmare
- 2- Nefs-i Levvame
- 3- Nefs-i Mülhime
- 4- Nefs-i Mutmain
- 5- Nefs-i Raziye
- 6- Nefs-i Mardiyye
- 7- Nefs-i Kamil
1- Nefs-i Emmare: Yedi kat nefsin en tehlikeli ve azmış olanıdır. Bu nefs çeşidi müminlerin savaşması gereken en tehlikeli çeşittir. İnsana sürekli kötülük yapmasını söyler, Allah’ın (cc) emir ve yasaklarını yok saymasını ister. Kaynaklarda şeytani nefs olarak da geçer ve büyük günahları işlemesi için müminleri sürekli zorlar. Bunlar Allah’a (cc) şirk koşmak, büyü yapmak, yalan söylemek ve zina yapmaktır. Bu mertebedeki nefs için “Muhakkak ki nefs, kötülüğü şiddetle emreder.” (Yûsuf, 53) âyet-i kerimesi inmiştir. Bu nefse kendini kaptıran Müslümanlar tövbe etme ihtiyacı hissetmez.
Yaptıklarının normal olduğunu düşünürler. Sağduyulu her Müslüman bu nefs türünden kendini korumak için çalışır. İradesini elinden bırakmaz ve Allah’tan (cc) her daim yardım ister. Göz açıp kapayana kadar nefsinin iradesine kendisini bırakmaması için dua eder.
2- Nefs-i Levvame: Bu tür nefsin bir diğer adı Kendini Kınayan Nefs’tir. Müslüman bireyler bu nefse kendilerini bıraktıklarında yine günah işlerler. Ancak nefsi emmareden farklı olarak, insanların vicdanları burada devreye girer. İşledikleri günahlardan dolayı vicdan azabı çekerler. Hataları yaptıktan sonra tövbe kapısını çalarlar ama yine kendilerine söz geçiremeyip tekrar aynı günahı işlerler.
3- Nefs-i Mülhime: Bu mertebeye ulaşan mümin yüzünü günahlardan çevirmiştir. Hakk’a yönelen bu kişiler günahlardan kendilerini daha çok sakınırlar. İnsanlardan uzaklaşıp zamanlarını ibadet etmeye ayırırlar. Yaptıkları günahlardan pişman olurlar. Tekrar aynı günahları işlememek için kendilerini frenlerler. Bu mertebenin afeti bireylerin kendilerini ‘ben artık oldum’ demesiyle başlar. Kendi nefislerine mani olmazsa Allah (cc) korusun kibir çukuruna düşebilirler.
4- Nefs-i Mutmainne: Bu mertebeye ulaşmış Müslüman İslam’ın gerçek tadını almış olur. Üzerine yükümlü olduğu ibadet sorumluluklarını zorlanmadan yerine getirir. Bu kişiler İslam uğruna hiçbir zorluk veya mücadeleden kaçmazlar. Kuran-ı Kerim’de anlatılan Hz. Musa (as) kıssasında sihirbazlarının nasıl imana geldiklerini Nefs-İ Mutmainnne ile açıklayabiliriz. Firavunun tehditlerine rağmen inandıklarından geri dönmemişlerdir. “...Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver ve müslüman olarak canımızı al!” (el-A’râf, 125-126) diyerek şehit edilmişlerdir. Öyle ki İmâm-ı Rabbânî Hazretleri: “Nefs-i mutmainneye kadar yapılan ibâdetler ve kulluk taklidîdir. Nefs-i mutmainnede ise bunlar taklidden tahkîke dönüşür.” buyurmuştur.
5- Nefs-i Raziye: Üst seviyelerdeki nefislerdendir. Bu kademede Müslüman Allah’dan (cc) gelen her imtihana razıdır. Zorluklar karşısında isyan etmez. Bunların Allah’tan (cc) geldiğini bilip sabırla bekler. “And olsun sizi biraz korku, biraz açlık; biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana noksanlaştırma ile imtihan edeceğiz. Sabredenlere (rızâmı) müjdele!” buyurulmuştur. (Bakara Sûresi, 155) Nefs-i Raziye’ye sahip olan mümin bu ayeti benimsemiştir.
Yunus Emre aşağıdaki dizelerle anlatmıştır bu mertebeyi:
''Ya gonca gül yahut diken
Hoştur bana senden gelen.''
6- Nefs-İ Mardiyye: Üst seviyedeki nefislerden bir başkasıdır. Bu mevkiye gelen Müslüman Allah’tan (cc) gelen her şeye razı ve Allah’da (cc) ondan razıdır. Cenâb-ı Hakk rızasına nail olmuş bu kişilerden kötü huylar yok olmuştur. Yaratılan her şeye şefkat, merhamet, muhabbet, cömertlik, affedicilik ve hassasiyet nazarıyla bakar. Attıkları her adımda kendilerini muhasebe edip şeytani hilelere karşı dikkatli olurlar. Bu mertebeye gelen Müslümanlar şu ayeti göz önünde bulundururlar: “Sen O’ndan, O da senden râzı olarak dön Rabbine!” (el-Fecr, 28). Kuran-ı Kerim’de Beyyine Suresinin 8. Ayetinde’de “...Allâh onlardan hoşnut olmuş, onlar da Allah’tan hoşnût olmuşlardır...” Nef-i Mardiyyeye sahip Müslümanlara değinilmiştir. Böyle müminlerin Allah (cc) izni ile kalp gözleri açılmıştır. Takvaları sayesinde Allah (cc) onların gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili ve tutan eli olur.
7- Nefs-i Kamil: En yüksek nefs mertebesidir. İnsan-ı Kamil’de denen bu nefs çeşidini benimsemiş Müslümanlar saf, berrak, ulvi ve olgunlardır. Bu makama ancak Allah’ın (cc) izni ile sahip olunur. Çalışmakla elde edilemeyecek bu mertebeye peygamberler sahiptir. Bu mertebedeki insanlar diğer insanları ikaz etmelidirler. Gafletten yüz çevirmeleri için onları uyarmalıdır. Kalbi hastalıkları ancak böyle müminler giderebilirler.
Mehmet Emin altaş 10 ay önce
Allah razı olsun gerçekten ehli sünnet itikadına uygun bir yazı okudum Allah yolunuzu da bağtınızıda açık etsin