Bir şahsın haksız olarak öldürülmesi, sakat bırakılması veya yaralanması halinde ceza ve kan bedeli olarak diyet ödenir. Peki herkes tarafından merak edilen, doktor hatası sonucu ölüm veya sakatlanma durumunda diyet ödenir mi? Diyet konusunu sizler için tüm detaylarıyla araştırdık.
Arapçada "ödemek, vermek" anlamındaki vedy kökünden türeyen diyet, İslâm hukukunda bir şahsın haksız yere öldürülmesi, sakat bırakılması ya da yaralanması sonucunda ceza ve kan bedeli olarak ödenen mal veya parayı ifade eder. Diyetin, tarih boyunca toplumun içinde bulunduğu şartlara bağlı olarak aile fertlerinden bir veya birkaç kişi tarafından hayvan ya da para olarak ödeme yaptığı bilinir. Öte yandan Arap yarımadası, öteden beri kısas ve diyetin en fazla bilinip uygulandığı bölgelerden biri olma özelliğine sahiptir. Bunun yanı sıra Câhiliye döneminde savaşta esir düşenler, kaçırılan kadın ve çocuklar belli bir bedel ödenerek kurtarılırdı. Bir kimsenin öldürülmesinde de katilin aile ferdleri de kendi arasında kan bedeli toplayarak maktulün ailesine öderdi. Böylece karşı tarafın intikam hissini yatıştırmaya, kabilenin uğradığı iktisadi ve askeri güç kaybını telâfi etmeye ve katilin hayatı kurtarılmaya çalışılırdı. İslamiyet, ceza hukukunun diğer alanlarında genellikle takip ettiği sistemi diyet konusunda da sürdürmeye devam ettirmiştir. Köklü değişiklikler yapmak yerine mevcut olan sistemdeki yanlış uygulamalar üzerinde düzenlemeler yapmıştır.
Öte yandan günümüzde doktor hatasından kaynaklanan tedavi ya da ameliyat sonucunda ölen veya sakatlanan kimselerin sayısı arttı. Peki İslamiyet'e göre öldürülenlere veya sakat bırakılanlara belli miktarda diyet ödenmesi gerekirken, doktorların hatası sonucu meydana gelen bu gibi durumlar diyet gerektirir mi?
DİYET GEREKTİREN DURUMLAR NELERDİR?
İslam ceza hukukunun ana konularından birini teşkil eden diyet had, kısas-diyet ve ta'zir şeklinde üç ana başlıkla ele alınır. Ölüm, yaralama ve sakatlığa yol açan herhangi bir eylem, müessir fiil ve kusurlu davranışların İslâm hukukundaki genel adı "cinayet" olup insanın hayatına ve vücut bütünlüğüne karşı işlenen suçlar, suçun dengi bir ceza ile karşılık görecekse kısas; suçun karşılığında belli bir tazminat ödenecekse diyet olarak ifade edilir.
Allah Bakara Suresi'nin 178. ayetinde, kısastan vazgeçilmesi halinde Müslümanların genel kabulünü gören bir ölçü çerçevesinde ve gerektiği şekilde diyetin ödenmesi hususunda şöyle buyurmuştur:
"Ancak kim (din) kardeşi tarafından affedilirse o zaman ma'rûfa uymak, güzel ve tam olarak ödeme yapmak gerekir. Bu rabbinizin bir hafifletmesi ve rahmetidir"
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالأُنثَى بِالأُنثَى فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَأَدَاء إِلَيْهِ بِإِحْسَانٍ ذَلِكَ تَخْفِيفٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ فَمَنِ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ
"Ya eyyuhellezine amenu kutibe aleykumul kısasu fil katla el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsa bil unsa fe men ufiye lehu min ahihi şey'un fettibaun bil ma'rufi ve edaun ileyhi bi ihsan, zalike tahfifun min rabbikum ve rahmeh, fe meni'teda ba'de zalike fe lehu azabun elim."
HATAYLA İNSAN ÖLDÜRME YA DA SAKATLAMA DİYETİ GEREKTİRİR Mİ?
Kur'anı-ı Kerim'de hata sonucu insan öldürme konusunda ise diyetten açıkça söz edilir ve yanlışlıkla birinin öldürülmesi sonucu belirli ezalar dahilinde kişinin ailesine ödenmesi gereken belirli cezalardan bahsedilir.
"Hata ile olması dışında, bir mü'min'in bir mü'min'i öldürmesi olacak şey değildir. Kim, hata ile bir mü'min'i öldürürse, mü'min bir rekabeyi özgürlüğüne kavuştursun, ailesi bağışlamadığı takdirde, ölenin ailesine diyet ödesin. Eğer, öldürülen mü'min; düşmanınız olan bir topluma mensupsa, mü'min bir rekabeyi özgürlüğüne kavuştursun. Eğer, aranızda anlaşma bulunan bir toplumdansa, ailesine diyet vermek ve mü'min bir rekabeyi özgürlüğüne kavuşturmak gerekir. Kim bunları bulamazsa, Allah'tan tövbesini kabul etmesi için ardı ardına iki ay siyam yapmalıdır. Allah, her şeyi bilendir, en iyi hüküm verendir."
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَن يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلاَّ خَطَئًا وَمَن قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَئًا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُّسَلَّمَةٌ إِلَى أَهْلِهِ إِلاَّ أَن يَصَّدَّقُواْ فَإِن كَانَ مِن قَوْمٍ عَدُوٍّ لَّكُمْ وَهُوَ مْؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍ وَإِن كَانَ مِن قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِّيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُّسَلَّمَةٌ إِلَى أَهْلِهِ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةً فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةً مِّنَ اللّهِ وَكَانَ اللّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا
"Ve ma kane li mu'minin en yaktule mu'minen illa hataa, ve men katele mu'minen hataen fe tahriru rakabetin mu'minetin ve diyetun musellemetun ila ehlihi illa en yessaddaku. Fe in kane min kavmin aduvvin lekum ve huve mu'minun fe tahriru rakabetin mu'mineh. Ve in kane min kavmin beynekum ve beynehum misakun fe diyetun musellemetun ila ehlihi ve tahriru rakabetin mu'mineh, fe men lem yecid fe sıyamu şehreyni mutetabiayni tevbeten minallah. Ve kanallahu alimen hakima."
DOKTOR HATASI SONUCU ÖLÜM VE SAKATLIK DİYETİ GEREKTİRİR Mİ?
İşinin ehli olan bir doktorun, tedavi ve ameliyatta yapılması gerekeni yapmış ise ihmali ya da herhangi bir tedbirsizliği yoksa sakatlanma, iyileşmeme ve ölümden sorumlu olmadığı gibi diyet ödemesi de gerekmez. Ancak ihmal ve hatası yüzünden sakatlık ya da ölüm gerçekleşirse, mahkemenin vereceği cezanın yanı sıra İslam ceza hukukuna göre de "diyeti tamamlayacak kadar" daha ödeme yapması gerekir.
İslam hukukçuları doktorun tıbbi müdahalesinin hasta üzerinde meydana getirdiği zarardan sorumlu olmasını farklı sebeplere dayandırmıştır. Ebu Hanife'ye göre, sorumluluğun kalkması iki sebebe bağlıdır. İlk olarak elde olmayan sebeplerden dolayı meydana gelecek zarardan doktor sorumlu tutulduğunda meslek erbabı mesleğini rahatlıkla icra edemeyecek ve toplumun zararına bir durum ortaya çıkacaktır. İkinci olarak da hastanın veya kanuni temsilcisinin rızası olmalıdır. (Kasani, ts: VII, 305).
İmam Şafii'nin bu konu hakkındaki görüşü ise hastanın izni, başka türlü tedavi olma imkanının yokluğu ve tedavi kastı gerekçesinden hareketle doktordan sorumluluğun kalkacağıdır. (Şafii, 1973: VI, 172, 175).
İmam Malik ise hekimin sanatını icrada yetkili olmasını esas almıştır. Ancak doktorun tıbbın belirlediği kurallara aykırı hareketi ve mesleğini icra anındaki hatasından sorumlu olacağını belirtmiştir. (İbn Rüsd, 1985: II, 349).
BİR YORUM YAPIN 0