Peygamber Efendimiz (SAV), "Misafire ikram etmek, Müslüman'ın şiarıdır" şeklinde buyurmuştur. Peki her konuyu hassasiyetle ele alan İslamiyet'te misafirlik adabı nasıldır? Peygamber Efendimiz (SAV)'in misafirlik adabı nasıldı? Davetsiz misafirlere nasıl davranılır? İşte birçok kişi tarafından merak edilen bu soruların yanıtı...
Arapçada 'yolcu' manasına gelen misafir kelimesi Türkçede 'konuk' anlamında kullanılmaktadır. Arapçada daha çok dayf kelimesi bu anlamı taşırken 'misafir ağırlama, konuklara ikramda bulunma' manaları dıyafe (ziyafet) kelimesinden türemiştir. Öte yandan Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrâhim'e İshak'ı müjdelemek ve Lût kavmini helâk etmek için insan şeklinde gelen melekler 'dayf' olarak anılır. Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlerde Hz. İbrahim'in misafirleri için dana kesip ikram ettiği ancak onların yemediklerini ifade edilmiştir. Böylelikle Hz. İbrahim'in misafir ağırlama geleneğini ilk başlatan kimse olduğu nakledilir. İslam öncesi göçebe Arap toplumunda çetin çöl şartlarında yolculuk yapan kimselerin misafir edilip ihtiyaçlarının karşılanması hayati bir önem taşıdığından, misafirperverlik şeref ve asaletin gereği sayılmıştır. Ayrıca mürüvvet kelimesiyle ifade edilen ahlaki değerlerin arasında en önemlileri olarak kabul edilmiştir. Bazı kişilerin ve kabilelerin bu ahlaki geleneği şeref ve övünç duygularını tatmin etme, şöhret kazanma ve hayranlık uyandırma amacıyla yapanların yanı sıra Hz. İbrahim'den bu yana devam eden erdemli davranış olarak da sürdürenler vardır. Peki misafirperverlik İslami değerler arasındaki en önemli ahlaki davranışlardan biri olarak kabul görülürken Peygamber Efendimiz (SAV)'in misafirlik adabı merak edilen konular arasında yer aldı. Nitekim alemlerin sultanı Hz. Muhammed (SAV), peygamberlikle görevlendirilmeden önce de nezih bir misafirperver olarak bilinir.
MİSAFİRLİKLE İLGİLİ AYETLER
Hicr 15/51. ayet: Onlara İbrahim'in misafirlerinden haber ver.
وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِ بْراَهِيمَ
Ve nebbi'hum an dayfi ibrahim.
Zariyat 51/24. ayet: İbrahim'in saygın konuklarının hadisi sana geldi mi?
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ
Hel etake hadisu dayfi ibrahimel mukremin.
Hud 11/78. ayet: Halkı koşa koşa ona geldiler. Onlar, önceden de kötü işler yapıyorlardı. "Ey halkım! İşte şunlar kızlarımdır, onlar sizin için daha temizdir. Allah için takvalı olun, misafirlerime karşı beni rezil etmeyin, içinizde hiç aklı başında kimse yok mu?" dedi.
وَجَاءهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ إِلَيْهِ وَمِن قَبْلُ كَانُواْ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ قَالَ يَا قَوْمِ هَؤُلاء بَنَاتِي هُنَّ أَطْهَرُ لَكُمْ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَلاَ تُخْزُونِ فِي ضَيْفِي أَلَيْسَ مِنكُمْ رَجُلٌ رَّشِيدٌ
Ve caehu kavmuhu yuhreune ileyhi ve min kablu kanu ya'melunes seyyiat, kale ya kavmi haulai benati hunne etharu lekum, fettekullahe ve la tuhzuni fi dayfi, e leyse minkum raculun reşid.
Kamer 54/37 ayet: Ant olsun ki onun misafirlerinden cinsel yönden yararlanmak istediler. Bunun üzerine gözlerini sildik. Azabımı ve uyarılarımı tadın.
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
Ve lekad raveduhu an dayfihi fe tamesna a'yunehum fe zuku azabi ve nuzur.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'İN MİSAFİRLİK ADABI!
Bir kaç rivayette Peygamber Efendimiz (SAV) misafirperverliği hakkında şöyle buyrulmuştur:
"Resûlullah gelen misafirleri asla geri çevirmez, evinde ağırlama imkânı olmadığı durumlarda onu ağırlayacak birini bulurdu. (Buhârî, “Tefsîr”, 59/6, "Menâḳıbü’l-enṣâr", 10; Müslim, "Eşribe", 172).
Ayrıca Hz Muhammed (SAV), bütün zamanlarını ibadetle geçirenlere ihmal etmemeleri gereken bedeni, ailevi ve insani yükümlülüklerinin yanı sıra misafirlerin haklarına da dikkat etmeleri gerektiğini hatırlatmıştır. Öte yandan ev sahibinin misafirinin yanında güler yüzlü olmasını, öfke ve üzüntüsünü belli etmemesini öğütlemiştir. Konu hakkında Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur: Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse misafirine ikramda bulunsun. Zamanla bu hadisi şerif Müslümanlar arasında bir özdeyiş haline gelmiştir.
MİSAFİRLİK 3 GÜNDEN FAZLAYSA YAPILAN İKRAN SADAKA YERİNE GEÇER
Peygamber Efendimiz (SAV), "Ev sahibi misafirine câizesini versin" demiş, bir soru üzerine de câizenin misafiri bir gün bir gece ağırlamak olduğunu, misafirliğin üç gün sürebileceğini, daha fazla devam ettiği takdirde yapılan ikramın sadaka sayıldığını söylemiş (Buhârî, "Edeb", 31, 85; Müslim, "Luḳaṭa", 14). Ayrıca misafirin ev sahibini sıkıntıya sokacak derecede misafirliğini uzatmasının uygun görülmediğini belirtmiştir.
DAVETSİZ MİSAFİRLERE NASIL DAVRANILIR?
Davetsiz misafirlere ya da davete giden birinin yanında giden bir kimseye nasıl davranılması gerektiğine dair Peygamber Efendimiz (SAV)'in başından geçen bir olay örnek bir yanıt oluyor.
Ebû Mes`ûd el-Bedrî radıyallahu anh şöyle dedi:
Sahâbeden biri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem için yemek hazırladı ve onu dört kişiyle birlikte davet etti. Fakat bir adam peşlerine takılıp geldi. Kapıya gelince Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ev sahibine, "Bu bizim peşimize takılıp geldi. İstersen girmesine izin verirsin. İstemezsen geri dönüp gitsin" dedi.
Ev sahibi ise, "Hayır, ona izin veriyorum, yâ Resûlallah!" dedi. (Buhârî, Büyû` 21, Mezâlim 14, Et`ime 34, 57; Müslim, Eşribe 138)
Bu olaydan çıkaracağımız ders şu şekildedir:
Ebû Şuayb el-Ensârî bir gün Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’i ziyarete gitti. Fakat mübarek yüzünün biraz solmuş olduğunu görünce, epeyce bir zamandır yemek yemediğini düşündü. Kasaplık yapan oğluna gelerek, Allah’ın Resûlü’nü yemeğe davet edeceğini, bu sebeple beş kişilik yemek hazırlamasını söyledi. Yemek hazırlanınca Efendimiz’i davet etti. Resûlullah Efendimiz yemeğe davetli olan sahâbîlerle birlikte Ebû Şuayb’ın evine giderken, yemeğe davet edilmeyen bir kimse arkalarına takılıp geldi. Eve vardıkları zaman, ev sahibinin "Bu adam hesapta yoktu" diye düşünmemesi için Allah'ın Resûlü bir açıklama yaptı ve "Bu zât bizim peşimize takılıp geldi. İstersen girmesine izin verirsin. İstemezsen geri dönüp gitsin" buyurdu. Nâzik bir insan olduğu anlaşılan ev sahibi, sofrasında ona da yer bulunduğunu belirterek, "Ona izin veriyorum, yâ Resûlallah! dedi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz'in, arkalarına takılıp gelen zâtı kendilerinin getirmediğini ev sahibine açıklaması, hem davetlileri zor durumda kalmaktan kurtarmış hem de davetsiz misafirin gönül rızasıyla yemesine imkân hazırlamıştır. Ayrıca böyle bir durumda gerek davetlilerin gerekse davet edenin nasıl davranması gerektiğini de bize öğretmiştir.
BİR YORUM YAPIN 0