İsimler ve anlamları İslam dini için önemli bir yere sahiptir. Bazı alimlere göre isimlerin müsemmalarının, bireyler ile aralarında bir iletişimi vardır. Peki isimlerin ağırlığı var mıdır? İsim ağırlığı nedir? İsmiyle müsemma ne demek? Yasemin.com olarak Prof. Dr. Mustafa Karataş'a sorduk. İşte tüm merak edilenler...
Yeni doğan bebeğine güzel ve anlamlı ismi koymak her anne ve babanın en çok önemsediği görevlerinden biridir. Bireye koyulan isim yalnızca dünyada değil ahirette de geçerlidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV), "Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın." hadisiyle kişilere konulan isimlerin ahiret için önemine vurgu yapmıştır. Bunun yanı sıra isim koyma hakkında; kişinin dünya hayatını, karakterini ve tercihlerini etkilediği yönünde değerlendirmeler mevcuttur. Bazı alimlere göre isimlerin müsemmaları ile şahıs isimleri arasında bir irtibatın olduğu söz konusudur. Peygamber Efendimiz (SAV)'in bazı kişilerin isimlerini değiştirdiği rivayet edilirken Prof. Dr. Mustafa Karataş, birçok kişi tarafından merak edilen "İsmiyle müsemma ne demek?", "İsimlerin ağırlığı var mı?", "İsim ağırlığı var mıdır?" sorularına yanıt verdi.
İSMİYLE MÜSEMMA NE DEMEK?
Sözlükte ism "varlıklara verilen ad", müsemmâ "adlandırılan varlık" demektir. İsim, bir hakikate delâlet eden mutlak lafız; müsemmâ bu hakikatin kendisini oluşturan şeydir. Bu iki kelimenin arasındaki irtibatı sağlayan tesmiye'dir. Tesmiye de adlandırma demektir.
Her şeyin bir isminin ve bu sayede ayrımın yapılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Karataş, konuya ilişkin merak edilenlere şu şekilde yanıt verdi:
"Allah'u Teala Adem (a.s)'a her şeyin ismini öğretmiştir. Her şeyin ismi vardır, birini diğerlerinden ayırmak için... Bu ayrım bazen isimle doğrudan alakalı olabilir. İsim müsemma arasındaki ilişkidir bu. Ancak isimle vakanın/fiilin doğrudan alakası olmayabilir. Koyduğumuz isimle o kişinin ya da nesnenin benzerliği olmayabilir. Örneğin adamın adı Cesur ama korkağın teki... İsimler eşyaya veya kişilere uygun olmalıdır. İyiliği ve güzelliği çağrıştırmalıdır. Tabi ki kötüye kötü isim de koymalıyız. Şeytana şeytan dendiği gibi... Ancak asıl olan iyilikse her şey bizim için mubah iyi ve güzeldir. O yüzden öncelikle kötülüğünü görmediğimiz insana, bir başka varlığa güzel isim vermemiz lazım. Kendisine uygun isimler koymak lazım. Bu isimler bazen örtüşür. Gerçekten Cesur dersin cesur çıkar. Ama bazen adamın adına Aziz dersin zelil olur. Her isim müsemmasına uygun gelmeyebilir. Niyet olarak başlangıçta konabilir. Ama daha sonra isim konulan nesnenin/kişinin ona mutabık olmadığı görülür."
"PEYGAMBER EFENDİMİZ BAZI İSİMLERİ DEĞİŞTİRMİŞTİR"
Kişiler üzerinde ismin tesirinin olduğunu belirten Karataş, "İsim birçok fonksiyonu aynı anda yerine getiriyor. Kişiyle kelimenin manası arasında psikolojik bir bağ kuruluyor. İsim neyi hatırlatıyorsa kişi o tarafa doğru fark etmeden yönelebilir." dedi. Ayrıca bu sürecin doğduktan sonra başladığını belirten Karataş, kötülüğü çağrıştıran ya da herhangi birçok kutsal bir ismin zedelenmesinden endişe ederek Peygamber Efendimiz (SAV)'in bazı isimleri değiştirdiğini aktardı. Peygamber Efendimiz (SAV)'in Savaş/Harp ismini Selim ismiyle değiştirdiğini söyleyen Karataş, açıklamalarına şu ifadelerle devam etti:
"Torunlarına güzeli hatırlatan Hasan-Hüseyin isimlerini koyuyor. Kur'an'da Allah'ın koyduğu isimler de var. Onlardan biri İsa (a.s)'dır. Diğeri de Yahya (a.s)'dır. Yahya ismini Zekeriyya (a.s)'a, İsa ismini de Meryem annemize vahyediyor. Bunlara baktığımızda bir anlamı olduğunu görüyoruz. Özellikle Yahya ismi hayat/yaşam demektir. Allah'u Teala insana yaşam ismini uygun görüyor. İlk insandan beri her şeyin bir ismi var."
İSİMLERİN AĞIRLIĞI YA DA HAFİFLİĞİ VAR MIDIR?
Karataş, isimlerin ağırlığının veya hafifliğinin olup olmadığına da değindi. İsimlerin ağır gelip gelmediği konusunun kişiyi yönlendirmeyle alakalı olduğunu söyleyen Karataş, "Diyelim ki kişiye Muhammed Emin ismi konuldu. Muhammed Peygamber ismi, Emin de Peygamber sıfatıdır. Bu geliştikçe öğrendikçe biliyor ki Hz. Peygamber'in ismi. Fakat kendisi ona layık değil. Günah işliyor, kötü yollara gidiyor. Bu durumda ismiyle kendisi arasında bir çatışma başlıyor. Karakterine de yansıyor bu. Ama isminden de utanıyor kendisinden de. Burada ismin kişiye ağır geldiğini düşünüyoruz." diyerek durumu farklı bir bakış açısıyla da değerlendirdi.
Karataş, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Tersinden düşünecek olursak, bu çocuğun adı Muhammed Emin olmasaydı belki çok daha yaramaz olacaktı. İsimden kazanıyor bu şekilde."
Son olarak Karataş, güzel isimleri ağır geliyor endişesiyle koymaktan çekinilmemesi gerektiğine de vurgu yaptı. Güzel isimlerin insanı belli bir noktaya kadar koruduğunu dile getirdi.
Kudret 1 yıl önce
“İsmiyle müsemma” nedir’e verilen yanıt: salt laf salatası. Çok konuşmak değil öz konuşmak gerekir. “İsmiyle müsemma”, adına yaraşır, uygun, lâyık olan dese iş bitecek!
izzeti 1 yıl önce
Sayın hocam özellikle iş yerimizde göçmenlerin isimleri çoğunlukla Muhammed ama o isime yaraşır bir karakterleri konuşma adapları ve üslupları taşıdıkları o mübarek isime hiç ama hiç yakışmıyor .öyle her önüne gelene bazı isimleri vermenin doğru olmadığına kesinlikle inanıyorum .doğrudur İslam dinine uygun isim verilmeli ama peygamber isimi vermek doğru değil .yeri gelince isimi anılarak af buyurun küfür ediliyor veya kendisi aynı şeyleri söylüyor .o isimi her kes taşıyamaz o isme yaraşır bir ahlak gerekir .oysa o isimleri taşıyan kaç kişi tanıyoruz ?
abdulbaki 1 yıl önce
isimlerden söz eder iken sadece arapça isimler üzerine söz söyleyenler Türk kültürüne ve tarihine şaşı baktıklarını unutmasınlar. müslümanların arapça adlar alması dinin emri değildir. nasıl ki arapça adların manasına bakarak veriyorlar ise, Türkçe adlarda manası güzel ise çocuklarımıza verilmelidir. atalarımızdan binlerce şehid ve gazinin öz Türkçe adlarını verdiğimiz zaman adı ile adlanma dediğimiz tarihinide öğretir isek, arapça ismi ile müsemma olmanın Türkçesi olan adı ile adlanma yapılmış olur. adının anlamı insanı iyi ve güzele yöneltecek olduktan sonra arapçı olmasına gerek yoktur.