İnsan sağlığına yararları saymakla bitmeyen balık özellikle kış mevsiminde çok tercih ediliyor. Ülkemizde çok sevilen ve protein bakımından zengin olan balıkta bazı işletmelerin hileye başvurduğu öne sürüldü. Dünya genelinde yapılan araştırmalar, restoran, market ve balıkçılardan alınan bazı balıkların sahte etiketlendiğini söylüyor. Peki balığın sahte olduğu nasıl anlaşılır? Detaylar haberimizde:
Kış mevsiminin olmazsa olmazı besin değeri yüksek olan balık son günlerde piyasaya sahtesi sürülmeye başlandı. Uzmanlar mevsiminde tüketilen balığın vücudumuz için önemli olduğunu belirtirken balığın taze olup olmadığına dikkat etmek gerektiğini de belirtiyor. Ülkemizin her bölgesinde farklı yemekleri yapılan balığın özellikle denize kıyısı olan kentlerde balık içerikli yemekler çokça tüketiliyor. Zengin besin değeri nedeniyle haftada en az iki kez tüketilmesi tavsiye edilen balığın bazı işletmelerin maliyeti düşürmek ve daha fazla kar etmek amacıyla hilelere başvurduğu belirtiliyor. Balıkta sahtecilik aslında uzun zamandır dünya çapında bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Deniz ürünleri, genellikle karmaşık tedarik zincirleri aracılığıyla uluslararası alanda en çok ticareti yapılan gıda ürünleri arasında yer aldığından, sahte etiketlemeye karşı oldukça savunmasız.
30'dan fazla ülkedeki restoranlar, balıkçılar ve süpermarketlerden alınan 9 binden fazla deniz ürünü örneği üzerinde yapılan yakın tarihli 44 çalışma, ürünlerin yaklaşık % 36'sının yanlış etiketlendiğini ortaya koydu. Kısacası siz X balığı yediğinizi sanıyorsunuz ama aslında Y balığını yiyor olabilirsiniz.
Yanlış etiketleme oranı ülkelere göre ayrıldığında ise Birleşik Krallık ve Kanada, % 55 ile en yüksek yanlış etiketleme oranına sahip oldu. Bu ülkeleri % 38 oran ile ABD izledi.
BAZEN DENİZ ÜRÜNÜ KULLANMIYORLAR BİLE!
Çalışmalar, balıkların genelde aynı ailedeki farklı türler olarak satıldığını söylüyor. Mesela, pahalı bir köpek balığı türü adı altında daha az popüler olan köpek balığı türü satılıyor. Satıcılar bunu genelde 'pahalı' olan yerine 'ucuz' olan türü satarak daha fazla kâr elde etmek amacıyla yapıyor.
Daha da ilginci bazı yemeklerde deniz ürünlerinin hiç kullanılmaması. Buna Singapur'da satılan karides toplarını örnek gösterebiliriz. Yapılan çalışmalar sonucunda, ülkede karides topu olarak satılan yiyeceğin sık sık domuz eti içerdiği, ürünün içeriğinde yok denecek kadar az miktarda karides olduğu görüldü.
BALIKTA SAHTECİLİK RESTORANLARDA DA YAYGIN
100'den fazla bilim insanı, 23 ülkedeki toplam 180 restorandan sipariş edilen deniz ürünü örneklerini topladı. Her bir örnek tek tek incelendi ve ardından menüdeki isimlerle karşılaştırıldı. Sonucunda ise her üç restorandan birinin yanlış etiketlenmiş deniz ürünü sattığı ortaya çıktı.
Orfoz balığı en sık yanlış etiketlenen ürünler arasında liste başı olurken bu balığı levrek, dil balığı, sarıkanat orkinos ve mavi yüzgeçli orkinos izledi.
PEKİ YA TÜRKİYE?
Tüm bu araştırmaları ve çıkan ilginç sonuçları okuyunca akıllara şu soru geliyor; Türkiye'de de balık satışında ve servisinde sahtecilik yapılıyor mu?
İstanbul Balık Satıcıları Esnaf Odası Yönetim Üyesi Kenan Balcı bu soruya, "Bazen yapılabiliyor" cevabını veriyor.
Balcı, "Balıkta sahtecilik ülkemizde şu şekilde yapılıyor; mesela palamuta çok benzer bir balık olan tombik var. Tombik balığını palamut diye satan ya da servis eden yerler var. Aynı şekilde sardalyayı çinekop diye satan ve servis eden yerler de bulunuyor. Kırsal bölgelerde ise sardalyanın küçüğü Marmara hamsisi diye satılabiliyor" diyor.
Örneklerin çoğaltılabileceğinden bahseden Kenan Balcı, "Mesela bir levrek vardır bir de kaya levreği ya da bazı bölgelerde bilinen adı ile eşkına vardır. Kaya levreğinin kilosu 60-80 TL arasında değişir. Levreğin kilosu ise 130-150 TL arasındadır. Bazı balıkçılar, marketler ve restoranlar levrek yerine kaya levreği satarak fazladan kâr elde etmeyi amaçlayabiliyorlar" ifadelerine yer veriyor.
Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği Başkanı Ramazan Bingöl, gıda sektöründe aklımıza gelebilecek her alanda sahtecilikler yapılabildiğini, bu durumun deniz mahsullerinde de olabildiğinin altını çiziyor. Bingöl, Türkiye için ise şunları söylüyor:
"Ülkemiz 3 tarafı denizlerle çevrili taze balık çeşidi ve türü konusunda şanslı bir yerde. Türkiye'de balığın gerek marketlerde gerekse de restoranlarda tüketilmesi konusunda bir sorun yaşanmıyor ve balık sahteciliği diyebileceğimiz bazı söylentiler kulağımıza gelse de net olarak rastlamadık. Taze balık satın aldığınızda parlaklığından, kokusundan, canlılığından kalitesi ve tazeliği belli oluyor zaten. Özellikle balık halleri ile pazarlarda alınan balıklar evde güvenle tüketilebilir."
BUNLARA DİKKAT! BİRBİRİNE EN ÇOK BENZEYEN BALIKLAR
- Levrek - kaya levreği
- Sardalya - çinekop
- Sardalyanın küçüğü - Marmara hamsisi
- Tirsi balığı - lüfer
- Vatoz - kalkan
- İthal uskumru - palamut
- Tombik - palamut
- Kızılkanat - mercan balığı
- Yazılı tombik - torik
- Kolyoz - uskumru
KARBONAT TUZ İLE BALIĞI TAZE GÖSTERMEK
Balığın taze görünmesi için bazı işletmelerde solungaçlarının gıda boyasıyla boyandığı, ağır çekmesi için büyük balığa küçük balık ya da olta kurşunu yutturulduğu ve deri, göz parlaklığını yakalamak için karbonat-tuz ikilisi içinde bekletildiği iddia edildi.
Bazı balıkçılar bu hile söylentilerini kesin bir dille reddetse de bazıları ise sayıları az da olsa hileye başvuran kişilerin olduğunu söyledi. Balıkçılar, tüketicileri güvendiği yerlerden alışveriş yapmaları konusunda uyardı.
Yaklaşık 15 yıldır Adana’da balıkçılık yaptığını ve mesleğini çok sevdiğini dile getiren Ayşe Kılıç (40), tezgahına asla bayat balık sokmadığını söyledi. Bir balığın taze olup olmadığını anlamak için ilk etapta solungacına ve derisine bakıldığını ifade eden Kılıç, “Balığın solungacı parlak kırmızıysa tazedir. Fakat bu işe de hile karıştıranlar olduğunu duyuyoruz. Örneğin, solungaçtaki rengi tutturmak için şırıngayla kırmızı boya enjekte edildiğini duymuştum. Balık ağır çeksin diye büyük balıklara küçük balıkları yutturanlar da varmış” dedi.
Balığın tazeliğinin deri ve göz parlaklığıyla da anlaşıldığını kaydeden Kılıç, taze balığı anlamanın püf noktasına değinerek, “Balık derisine elinizle bastırdığınızda balık çöküp geri düzelmiyorsa bayattır. Eğer elinizi çektiğinizde düzeliyorsa tazedir. Bunun yanı sıra 3’üncü günü geçen ve gözleri solmaya başlayan balığı karbonat ve tuzlu suya sokup şokladıktan sonra tekrar parlak hale getirenler de varmış. İşin kısası bu kişilerin sayısı az olsa da var. İnsanlar ya balığı çok iyi bilecekler ya da balıkçılarını çok iyi tanıyacaklar” diye konuştu.
Adana Balıkçılar Çarşısı’nda 45 yıldır balık tezgahı bulunan Selahattin Kaya ise balıkta hile söylentilerine kulak asılmaması gerektiğini ve Adana, Mersin, İskenderun gibi bölgelerde balığa asla hile karışmayacağını söyledi. Hileye başvuran az sayıda balıkçının İstanbul gibi büyük kentlerde olduğunu iddia eden Kaya, “Allah, insana helal lokma nasip etsin. Bizde boya moya olmaz. İstanbul’da olabilir. Buralarda böyle bir şey olamaz. Bu meslek hassas bir meslektir. Bir müşteriyi bir sefer kandırabilirsin. Sonrasında senin tezgahına uğramaz.
Vatandaş 2 yıl önce
Alamıyoruz zaten pahalı. Paramız olunca yumurta satın alıp yiyoruz.
Ayhan KALENDER 2 yıl önce
Ya balığı tanıyacaksın ya da balıkçıyı
vatandaş 3 yıl önce
para için nenesini boyayıp dedesi diye satar bu millet
1618 3 yıl önce
Sahtekar görünüşte kandırdığını zanneder ama ahirette zararda ziyanda olacak kendisidir.
C.Türk 3 yıl önce
Balığın Bayat olduğunu anlamak için Parmağınızla üstüne bastırın tek rar eski haline gelmiyorsa O Balık Bayattır....Bu Doğru.. Birde 2022 yılına kadar Marmaradan çıkan hiç bir Balığı Evinize sokmayın? Çünkü İmamoğlu sayesinde Müsilajlar üstlerden Temizlenmesine rağmen Hale Denizin diplerinde var ve ürüyorlar.