Dinimizde kadınların saç boyatması, gusül abdestine mani olmadığından dolayı izin verilmiştir.
Biz kadınların en çok önem verdiği, güzelliğimizin simgesi olan saçlarımızı boyatmak en çok değişiklik yaptığımız alanlardandır. Bununla beraber yaygın olarak kullanılan saç boyaları, en çok tartışılan kozmetik ürünlerinin arasında yer almaktadır.
Sıklıkla kullandığımız kimyasal saç boyaları zamanla saç dökülmelerine hatta cilt kanserlerine bile neden olmaktadır. Bu hususta da saç boyalarının organik mi yoksa kimyasal mı olduklarına dikkat ederek almalıyız.
Sağlıklı saçlar için doğal yollarla yapılan saç boyalarını tercih etmek sizin için yararlı olacaktır. Doğal saç boyası ürünlerinde kına, ceviz ve sinameki gibi bitkiler bulundukları için saçlara zarar vermezler.
Bitkisel saç boyalarının tamamının organik olduğunu söyleyemeyiz azda olsa kimyasal işlemden geçer. Yaygın olarak bilinen hatalardan biriside kuaförlerin yanlış bilgilendirmesidir. Bitkisel boyaların tamamının organik olduğunu söylerler fakat değildir.
Boyanın doğal olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Doğal boya; saç rengini açamaz, renk açmak için kimyasal maddeler kullanılmak zorundadır. Kimyasal içermeyen boya yarım saatte saça tutunamaz. En az 4-5 saate ihtiyaç vardır.
Saç boyası renklerinde çeşitlilik fazla değildir. Beyazları olanlar yada ton farkı oluşturmak ve saçı beslemek amacıyla kullanılır. Doğal boyalar saçı yıpratmaz aksine saç dökülmesi, kepeklenme ve parlaklıkta destek sağlar.
İslamda kadınların saç boyatmasının hükmü nedir?
Kadınların saç boyatması caizdir, gusle manisi yoktur. Kına gibidir. Hatta bazı rivayetlere göre kadınların değilde erkeklerin saçlarını siyaha boyatması mekruh sayılmıştır.
Bir Hadis-i şerifte şöyle denilmektedir:
Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Ebu Kuhâfe, Fetih günü Resülullah aleyhissalâtu vesselam’a getirilmişti. Saçları köpük gibi bembeyazdı. Aleyhissalâtu vesselâm: “Bunu hanımlarından birine götürün (de bunun saç ve sakalının rengini) değiştirsin. Fakat siyah (a boyamak) tan da kaçınınız” buyurdular.” (Müslim, Libas, 79; Nesai, Zinet, 15)
BİR YORUM YAPIN 0