Ralli pilotu ve gazeteci Burcu Çetinkaya, Brezilya’dan Şanlıurfa Harran’a gelin gelen Cheyenne da Silveira Soler ile eşi Mahmut Budak ile Harran’da bir söyleşi gerçekleştirdi.
İşte Burcu Çetinkaya'nın yaptığı o söyleşi;
Brezilya’dan Şanlıurfa Harran’a gelin gelen Cheyenne da Silveira Soler ile eşi Mahmut Budak’ı Harran’da evlerinde ziyaret ettik. “Brezilya’dan geldi ve Müslüman oldu” gibi yazılıp çizilmiş bazı yerlerde hikâyesi.
Hikâyenin doğru anlatıldığı yerlerde de “evlenmek için İslamiyeti seçti” ön yazısı yazılmış. Belki kendim de bu ön yargıyı yaşadığım için çok dokundu bana. İslamiyete olan sevgisinin sadece “evlenmek için”e indirgenmiş olması dokundu. Oysa yeni ismiyle Sara, henüz gelmeden Brezilya’da Müslüman olmuş. Mahmut ise “onun içinde varmış, ben sadece vesile oldum” diyor. Sara da Mahmut sayesinde İslamiyeti daha yakından tanıdığını anlatıyor gülümseyerek. Güler yüzlü, sıcacık bir genç kız. Onu dinleyince, dilini bilmediği, kilometrelerce uzaktaki bir ülkeye gelme cesaretine hayran kaldım.
Diğer yanda DAEŞ Musul’da yaktığı kuyular sebebiyle asit yağmurları uyarılarıyla başladık hafta sonuna. Benim dinim siyah bayraklı, katillerin dini değil. Benim dinim aşkla Brezilya’dan Sara’yı Türkiye’ye getiren İslam. Şanlıurfa Siverek’te cuma günü yağan yağmura bakıp acaba asit yağmuru mu diye camları kapattıran, çocukları katleden bombalı canilere inat, ben Rabbimin karşıma çıkardığı güzel insanları anlatmaya devam edeceğim.
Mahmut ile Sara’nın hikâyesini umarım beğenirsiniz. Memleketi Brezilya’da Rio Grande do Sul’de Müslüman olan Sara’ya, başörtüsü takınca, “DAEŞ”çi diye laf atmışlar sokaklarda. İşte katil canilerin dinimize verdikleri zarar. Kim bilir Müslümanları nasıl tanıyorlar ki, bu güzel yürekli kıza o lafları edebilmişler!!!
- Kaç yaşındasın?
23 yaşındayım. Mahmut Nedim Budak ismim. Akçakale’de doğdum ve Harran’da büyüdüm. Ortaokulda okudum, 8 yıllık öğretimden sonra bıraktım. Çalışmaya başladım. İş nerede olursa orada çalışıyorum. Bazen Malatya, bazen burada, bazen İstanbul’da çalışıyorum. Normalde ailem çiftçi ama arazi az olduğu için başka yerlerde de çalışıp ek gelir sağlıyorum. Tersanelerde çalışıyorum bazen.
- Sara ile nasıl tanıştınız?
Facebook’ta tanıştık. İlk önce konuştuğumuzda yaklaşık bir buçuk yıl önce kendi inancını yaşıyordu. Katolik, Hristiyan’dı. Benim inancımı sordu. Ben de ona İslamiyeti anlattım. Daha önce Müslüman olmuş bir arkadaşı varmış. 5 yıl önce Müslüman olmuş arkadaşı ve kendisi de zaten İslamiyeti merak ediyormuş. Ben vesile oldum. Bildiğim kadarı ile İslamiyeti ve Müslümanlığın şartlarını anlattım. Kendisi de şehadet etti.
- Bütün bunları nece konuştunuz?
İnternetten otomatik çevirmen kullandık. Zamanla sesli aramalar da yapmaya başladık ve bana sorduğu soruları aklıma kazıdım. “Nasılsın, gel, su” bunlar nasıl deniyor yavaş yavaş öğrendim. Şimdi evin içerisinde iletişim kuracak kadar dilini öğrendim.
- Sara Türkçede ilk ne öğrendi?
O biraz ağır Türkçede. Türkçe zor geliyor ona. Hâlâ zorlanıyor. Bütün aile öğretmeye çalışıyoruz.
- Ne zaman geldi Türkiye’ye?
Geçen hafta perşembe günü geldi. 14 saat yol tepti uçakta, onu yalnız bırakamazdım İstanbul’a karşılamaya gittim.
- Ne hissettin sanal dünyadan gerçek dünyaya geçince? Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Hem mutlu oldum, hem şaşırdım. Zaten 22 saat yol gitmiştim, yorgundum. Çok mutluydum ama.
- Sara, Harran’da yaşayacağınız yerin nasıl bir yer olduğunu biliyor muydu?
Ona her şeyi fazla fazla anlattım, hiçbir şeyi eksik anlatmadım. Geldiği zaman şaşırmasını istemedim. Kendisi de şaşırmadı, çok mutlu oldu, gelip görünce. “Seni Brezilya’ya geri gönderiyim mi, emin misin?” diye sorduğumda, “gitmem, mutluyum” cevabını verdi.
- Orada nasıl bir hayatı vardı?
Gelişmiş bir kasabada yaşıyordu. Annesi kartonpiyer ev süsleri yapıyor, bütün ailenin kadınları buna benzer işlerde çalışıyor, bir dükkânda. Babası da siyasetle uğraşıyor, daha doğrusu bir siyasi partide evrak işlerine bakıyor.
- Ailesi nasıl karşılıyor olanları?
Aynı şaşkınlık ve etki orada da var. Haberleri var, rızaları da. Ama buradaki gibi onu orada Arap kıyafetleriyle görünce oradaki medya da haber yaptı. Ancak ailesi “Bizim kızımız Müslüman oldu ve onunla gurur duyuyoruz” diyor.
- Telefonda mı Müslüman oldu?
Orada Şeyh Muhammed diye birisi var, onun yanına gitmiş, orada şehadet ediyor. Hannah diye daha önceden Müslüman olan kuzeninin yanına gidiyor. Kuzeninden başörtüsü ayarlıyor. Orada üniversitede başörtüsü serbest olmadığı için de son sınıfta üniversiteden ayrılmaya karar verdi. Hatta sokakta birçok insan kendisine terörist, “DAEŞ” gibi isimlerle seslenmişler.
- Ailesi kaç kişi? Siz kaç kardeşsiniz?
Annesi ile babası ayrı. Tek çocuk kendisi. Biz 13 kardeşiz.
- Peki kaç çocuk istiyorsunuz?
Sara nerede çocuk görse ona sarılıyor, çok istiyor. En az on çocuk istiyor. Ben de çok şaşırdım onun böyle olmasına...
"İslamiyeti seçince Müslüman bir ülkede yaşamak istedim"
Beş dil konuşabilmeme rağmen ilk kez iletişim kurmakta bu kadar zorlandım. Urfa’da internet kesik olduğu için oradan faydalanamadım. Derken yardımıma değerli dostum Burak Akar vesilesiyle Beşiktaş’ın çevirmeni Arda Kabalı yetişti. Kendisine teşekkürü borç biliyorum. Sara ile sohbetimizi onun aracılığı ile yapabildim.
- Türkiye’ye nasıl geldin?
Müslüman olmaya karar verdikten sonra Müslümanların olduğu bir ülkeye gelmek istedim. Beni anlayacak insanlar istedim. Brezilya’da çok az Müslüman var. Mahmut’la tanışmıştık, arkadaş olduk. Ailesiyle tanıştık, ailemle konuştum ve Türkiye’ye geldim.
- Türkiye hakkında önceden ne düşünüyordun?
Çok güzel olduğunu biliyordum.
- Köy hayatını nasıl buldun?
(Gözlerinin içi gülüyor) Çok sevdim.
- Türkiye mi Brezilya mı? Brezilya’yı özledin mi?
Türkiye. Çünkü burada beni anlıyorlar. Brezilya’da üniversitede beni başörtülü görünce çok kötü şakalar yaptılar. Dalga geçtiler. Üzdüler. Brezilya’da sadece ailemi özlüyorum.
- Büyük şehir mi, yoksa köy hayatı mı?
Kesinlikle köy. Büyük şehir yorucu, üzücü. Brezilya’da da küçük bir şehirde yaşıyordum zaten. Büyük şehirleri yaşam tarzı olarak sevmiyorum. Burada büyük bir ailenin parçasıyım.
- Müslüman olmaya nasıl karar verdin?
Ben Katolik’tim. Birçok dini incelemiştim, arayış içindeydim ama Müslümanlığı incelememiştim. Mahmut’la internet üzerinden tanıştıktan sonra bana Müslüman olduğunu söyledi. İslam’ı araştırmaya başladım. Brezilya’da sonradan Müslüman olmuş kişilerle tanıştım ve Müslümanlığı daha iyi anlamaya başladım. Gerçekten de çok mutluyum.
- Müslüman olmanı ailen ve çevren nasıl karşıladı?
Ailem beni anlayışla karşıladı, çünkü ailemde de farklı inançlarda olanlar var. Ailemizde herkesin seçimine saygıyla yaklaşılır. Ama gittiğim üniversitede, yaşıtlarımdan maalesef aynı anlayışı göremedim.
- Gazetemiz aracılığıyla insanlara vermek istediğin bir mesaj var mı?
Türkiye’de çok iyi karşılandım. İnsanlar gerçekten çok yardımcı oldu. Aynı yardımı ülkemde Brezilya’da göremedim. Oradaki Müslümanlar da önceden Katolik olduğum için beni yargıladılar. Ön yargılar devam ediyor. Tek söylemek istediğim ön yargılardan kurtulmak gerektiği. Tüm dünyaya bir mesaj vermem gerekirse, “Ön yargılardan kurtulup, olaylara şeffaf bir bakış açışıyla yaklaşabilmemiz lazım” diyorum. Türkiye’deki yardımseverlik, sevgi ve misafirlikten dolayı herkese çok teşekkür ederim.
- Yemeklerimizi sevdin mi?
Türk ve Arap yemeklerini çok sevdim. Çayı çok seviyorum. Tabii ki Brezilya’da olan ve burada olmayan bazı yemeklerin özlemini çekiyorum ama zorluk çekmedim.
- Mahmut Bey sana iyi bakıyor mu?
Evet bana çok iyi bakıyor. Annemle de haberleşiyoruz, annem de onu çok seviyor. Tabii ki evde onun sözü geçiyor ama hiçbir sıkıntımız yok ve çok iyi anlaşıyoruz.
karani koca 8 yıl önce
teprikler mahmud kardesim bu davranisinla ahiretide kazanmis oldun
Gülcan 8 yıl önce
Helal olsu
Hanımefendi 8 yıl önce
Kızdaki cesarete bak ya nerelerden kalkmış gelmiş Ayrıca İslâm i seçtiği için tebrik ediyorum
Ercan 8 yıl önce
Maşallah, Allah hidayetini arttırsın.
Mustafa 8 yıl önce
Allah cc Mutlu Bahtiyar etsin