Emine Erdoğan Türk mutfağı kitabını ve aile mutfağını anlattı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, ‘Türk Mutfağı’ kitabının nasıl çıktığını anlatırken, aile mutfağının da sırlarını paylaştı.

HABERE AİT VİDEO İÇİN TIKLAYIN İZLE

Emine Erdoğan'ın öncülüğünde, Cumhurbaşkanlığı himayesinde Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle hazırlanan "Türk Mutfağı Asırlık Tariflerle" kitabı, Türk mutfağını uluslararası alanda tanıtmayı amaçlıyor.

emine erdoğan asırlık tariflerle türk mutfağı

emine erdoğan asırlık tariflerle türk mutfağı

Emine Erdoğan, böylesine heyecan verici bir projenin hayata geçtiğini görmenin gerçekten büyük mutluluk olduğunu söyledi.

Hürriyet'te yer alan habere göre Emine Erdoğan: “Ne yazık ki Türk mutfağı denince akıllara hâlâ sadece baklava ve kebap geliyor. Kitapta benim için özel değeri olan iki tarif de var. Leblebi unu helvası ve tarifini Mali First Lady’sinden aldığım zencefil şerbeti. Mikroorganizmalar açısından çok zengin nisan yağmuru ile yoğurt mayalamayı bir gelenek haline getirdim. Evimizde sabah kahvaltılarında çorba olmazsa olmazımızdır. Tayyip Bey de kahvaltıda çorbayı çok sever." dedi

Nasıl karar verdiniz böyle bir kitap hazırlanmasına, kitabın çıkış amacını anlatabilir misiniz?

Mutfak birçok Türk kadını gibi benim de bizzat içinde olduğum bir alan.  Yıllardır eşimle yaptığım gerek yurt içi, gerekse yurt dışı seyahatlerinde bu ilgimi derinleştirme fırsatı buldum. Ülkemizin hemen hemen tüm şehirlerini ziyaret ettim. Gittiğim her şehrin yemek kültürünü inceledim. Egesi başka, Güneydoğusu başka… Zengin bitki örtüsüyle, katman katman kültürüyle muazzam bir ülkemiz var. Anadolu’nun bu zengin çeşitliliği, insana çok şey ilham ediyor. Öte yandan yurt dışı seyahatlerine çıkmadan önce araştırmalar, ön hazırlıklar yapıyorum. Ülkelerin yemek kültürlerini inceliyor, First Lady’lerle sohbetimde birebir bilgi alıp, merak ettiklerimi soruyorum. Hem yerel mutfağımızda, hem de yurt dışı seyahatlerimde gıdaların üretim aşamalarından sofraya geliş hikâyelerine kadar birçok detayı merak ederim. Hangi tohumları kullanıyorlar, doğal üretim yapıyorlar mı, kimyasal kullanıyorlar mı, yemeklerde kullanılan malzemelerde nelere özen gösteriyorlar, bunları hususiyetle sorarım. Sunum şekilleri ve kültürel anlamları üzerine sohbet ederim. Bu süreçte özellikle yurt dışına gittiğimde First Lady’lere kendi yemek kültürümüzü tanıtan güncel bir Türk Mutfağı kitabı hediye etmek istediğimde, bu boşluğu fark ettim. Gastronomi kültürümüz üzerine çalışan uzmanlarla yaptığım görüşmeler de, böyle bir boşluğun olduğunu doğruladı. 

ASIRLIK TARİFLERİ BUGÜNLE BİRLEŞTİRDİK

Türk Mutfağı o kadar geniş bir çerçeveye sahip ki, bunun özetini vermek gerçekten zor. Siz öncelikli olarak neleri ön plana çıkarmak istediniz?

Çalışmalara başlarken, geleneksel tarifleri bugünkü modern gastronomi trendleriyle nasıl buluşturabiliriz diye düşündük. Biliyorsunuz tüm dünyada, kaynakların aşırı kullanımına bağlı sürdürülebilir modeller geliştirme konusunda bir farkındalık gelişti. Gıdalar için de bu durum söz konusu. Gıda, küresel olarak en çok kaybın yaşandığı alan. Bu nedenle kitapta Türk mutfağının gıdaya ve emeğe hürmet duyan tarafını mutlaka işlemek istedik. Öte yandan yine dünyada glutensiz, laktozsuz, vegan gibi beslenme kriterleri de ön plana çıkmaya başladı. Türk Mutfağı’nın bu kriterlere cevap veren, çok zengin bir birikimi var. Yani bir anlamda, mutfağımızda var olan asırlık tarifleri bugünün gastronomi temayülleri ile birleştirdik. Diyet stillerine değinirken mutfağımızın sağlıklı yüzünü de ön plana çıkardık. Dünyanın en sağlıklı beslenme şekli olarak kabul edilen Akdeniz Mutfağına sahip ender ülkelerden biriyiz. Bunların çok kıymetli değerler olduğunu düşünüyorum. Kitap henüz fikir aşamasında iken, Kültür ve Turizm Bakanlığı 2020 yılını “Gastronomi Yılı” ilan etmişti. Salgın şartlarından dolayı bu konuda çok fazla etkinlik yapılamasa da, kitap çalışması bu dönemin kazanımı oldu. Kitap en çok Türk Mutfağının geleneksel, atıksız ve sağlıklı yönlerine vurgu yapıyor. Tarifler, çok kıymetli gastronomi akademisyenleri ve ülkemizin önde gelen şefleriyle belirlendi, hazırlandı ve yayına sunuldu.  

Kitapta özellikle sizin katkı sunduğunuz bölümler olduğunu biliyoruz. Bunlardan bahseder misiniz?

Şeflerimizin kendi yorumlarıyla hazırladığı tariflere, ben de, benim için özel değeri olan iki tarif ile katkıda bulundum. Bunlardan biri leblebi unu ile hazırlanan leblebi helvası, diğeri de zencefil şerbeti. Leblebi helvası, aslen Çorum yöremize ait unutulmuş bir tarif. Fakat bizim bunu keşfetmemiz biraz doğaçlama oldu. Biliyorsunuz dünyada glutensiz ürünlere karşı bir merak var. Bazen Cumhurbaşkanlığında ağırladığımız misafirlerin de, gluten hassasiyeti olabiliyor. Biz de onların diyetine uyacak tarifler geliştirmeye çalışırken leblebi unundan helva yapmak fikri geldi aklımıza. Aslında, leblebi helvası fikrinin kaynağı, belki de biraz, çocukluğumuzda okul önlerinde satılan leblebi unuydu. Hatırladığım kadarıyla su, şeker ve biraz leblebi unu ile hazırlanan bu helva, çocukluğumuzun masum tatlarındandı. Leblebi unundan helva pişirme fikrini mutfaktaki hünerli aşçılarımızla denedik ve reçete haline getirdik. Böylece, geleneksel bir tarifi mutfağımıza kazandırdık. Bu güzel tarifleri okurlarla paylaşmaktan memnuniyet ve heyecan duyarım. Zencefil şerbetine gelince, o da, yurt dışı seyahatlerimizde beğenip aldığımız tarifleri, Cumhurbaşkanlığı mutfaklarında uygulamamızın bir sembolü olarak kitaba eklendi. Tarifi, Batı Afrika ülkesi Mali’nin First Lady’sinden bizzat almıştım. Resmî yemekte ikram ettikleri bu şerbeti hazmı kolaylaştırmak ve mideyi rahatlatmak için içiyorlarmış.

Sizin de kişisel olarak yemekler ve mutfak kültürleri ile çok ilgili olduğunuzu biliyoruz. Farklı yemekler pişirmeyi ve denemeyi sever misiniz? Evinizde en çok hangi yemekler pişer?

Mutfakla çocukluğumdan beri ilgiliyim. Annem ve anneannem yemek yaparken onları seyreder ve daha o yaşlarda iyi yemek yapmanın püf noktalarını kapmaya çalışırdım. Halen, aynı yemeği başka bir yolla veya malzemeyle nasıl yapabilirim diye düşünüp reçete üretmeyi de deniyorum. Unutulmuş tarifleri tekrar yorumlama ve mutfak kültürümüze kazandırmaya karşı bir merakım var. Ailemde, Nisan yağmuru ile yoğurt mayalamayı bir gelenek haline getirdiğimi söyleyebilirim. Nisan’da yağan bahar yağmuru, mikroorganizmalar açısından çok zengin. Bereket ve sağlık getireceğine inanarak her yıl sadece yağmur suyu ile sütümüzü mayalayıp yoğurt yapıyor ve yakınlarıma gönderiyorum. Evimizde sabah kahvaltılarında çorba olmazsa olmazımızdır. Tayyip Bey de kahvaltıda çorbayı çok sever. Akşam yemeklerinde ise mutlaka turşu, salata veya yoğurt bulundurmaya dikkat ederiz.

Siirtli olduğunuzu biliyoruz. Her ne kadar orada doğup büyümüş olmasanız da zengin Siirt mutfağını uyguluyor musunuz? Yoksa Sayın Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz mutfağı tercihleri mi ağırlıklı basıyor? Favori yemekleriniz var mı? 

Benim de, Tayyip Bey’in de yemek ayırt etme özelliğimiz yoktur. Bu davranışımızı çocuklarımıza da aşılamaya gayret ettik. Yöresel reçetesine uygun, sevgi ve özenle pişirilmiş her yemeği severek yeriz. Fakat eşim için, Karadeniz mutfağının ayrı bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Ben de Siirt mutfağının kitelini çok seviyorum. Bayram günleri soframızda kitel ve Karadeniz mutfağından lezzetler mutlaka olur. 

EMİNE HANIM’IN MUTFAĞINDAN 2 LEZZETLİ TARİF

LEBLEBİ HELVASI (6 KİŞİLİK)

1. Geniş bir tencerede 250 g tereyağı veya sadeyağı eritin. 250 g sarı leblebi ununu esmerleşinceye kadar kısık ateşte kavurun.

2. 300 g toz şeker ve 500 g suyu ayrı bir tencereye alın ve şeker eriyene kadar ısıtın. Her ikisi de sıcakken kavrulan malzemenin içerisine dökün ve sürekli karıştırın. Altını kapayın ve 15 dakika dinlenmeye bırakın.

3. Dondurma için 840 g manda sütünü soğukken 2 tatlı kaşığı toz sahleple iyice çırparak karış tırın. Devamlı karıştırarak kaynamasını bekleyin.

4. Ocaktan indirdikten sonra 200 g şeker ilave edin, iyice karıştırın ve soğumaya bırakın.

5. Soğuduktan sonra ev usulü dondurma makinesinde karıştırın. İstenilen kıvama geldiğinde dondurucuda saklayın. Arzu ederseniz hazır alacağınız kaymaklı dondurmayı da kullanabilirsiniz.

6. Orman meyveleri sosu için ayrı bir tencerede 200 g şeker ve 140 ml suyu kaynatın. İçerisine 80 ml vişne kompostosu ve orman meyvelerini (60 g yabanmersini, 60 g ahududu, 2 salkım frenk üzümü) ilave ederek 3 dakika daha kayna- tın.

7. Meyveli karışıma 50 g nişasta ekleyerek bağlayın ve soğumaya bırakın.

8. Sunum için helvayı dilediğiniz bir servis tabağına aktarın. Bir top dondurma, nane yaprakları ve sos ilave ederek servis edin.

ZENCEFİL ŞERBETİ

1. 500 g kabuğu soyulmuş taze taze zencefili 2 litre suyun içerisine rendeleyin. 4 adet limonun suyunu ve 150 g şeker ilave edin. Bu şekilde 30 dakika bekletin.

2. Karışımı süzdürün ve bir adet vanilya çubuğunu ortadan boylamasına keserek ilave edin.

3. Buzdolabında muhafaza edin. Hazırladıktan 1 gün sonra servis edin.

4. Şerbetin tadına bakarak su ve buz ilavesi yapabilirsiniz.

Birbirinden değerli şefler ve akademisyenlerin çok titiz bir çalışma yürüttüklerini, zengin mutfak kültürünün hak ettiği yeri bulması için büyük özveri gösterdiklerini bildiren Erdoğan, bu güzide eserin hazırlanmasında emeği geçen herkese, projeyi yürüten Kültür ve Turizm Bakanlığına, destek veren Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansına (TGA) teşekkürlerini sundu.

Erdoğan, kitabın dünyanın önemli kütüphaneleri ve gastronomi raflarında yer alacağı gibi kültürel diplomasi alanında da yeni bir köprü olacağını dile getirdi.

Yemeği, "kültür", "her toplumun milli kimliği", "insanlar arasında iletişimi ve dostluğu pekiştiren en hızlı yol" ve "duyguların taşıyıcısı" olarak tanımlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

Doğumdan düğünlere birçok özel anı yemek kültürümüzle taçlandırırız. Etrafında toplandığımız sofralar, bizi birbirimize dost kılar. Atasözlerimizde bu tecrübeyi aktaran nice güzel söz vardır. 'Bir kahvenin kırk yıl hatırı olması', vefanın, sadakatin ve hoşgörünün habercisidir. 'Tatlı yiyip tatlı konuşmak', mutfak kültürünün barışı tesis etmedeki gücünü ifade eder. Geleneğimizde misafire, yabancıya, yolcuya sofra kurmak, gönüller arasına asılan bir köprüdür. İkram kültürümüz dillere destandır. Böylesi bir yaşam kültürüne sahip olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız."

Emine Erdoğan, sofraların aile bağlarını kuvvetlendirdiğini, dostluk bağlarını mayalayıp büyüttüğünü anlatarak, "Bayram sofralarının verdiği sevinci hangimiz unutabiliriz? Gurbette olduğumuzda, hiçbir şey memleket yemeğinin yerini asla tutmaz. Ekmeğin kokusu, hasretleri giderir. İşte tüm bu sebeplerle mutfak, küreselleşen dünyada özel konumunu koruyabilen nadir değerlerdendir." ifadelerini kullandı.

Dünya kütüphanelerinde yerini alacak

"Türk Mutfağı Asırlık Tariflerle" kitabı uluslararası üst düzey tanıtım kapsamında Cumhurbaşkanlığı yayınlarından prestij kitap olarak basılacak. Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınlarından Türkçe basılacak kitap, Ekim 2021 itibarıyla kitabevlerinde satışa sunulacak. İngilizce versiyonu "Turkish Cuisine With Timeless Recipes" adıyla uluslararası alanda yayımlanacak kitap, başta İngilizce, İspanyolca ve Arapça olmak üzere birçok dile çevrilecek. Kitap, Türk mutfağını, sadece geçmişe ve geleneğe değil, geleceğe iz bırakan yaklaşımı ve tarifleriyle uluslararası ölçekte tanıtmayı amaçlıyor.

Milyoner'de zor soru: Türkçeye İtalyancadan geçen salça kelimesinin Latincedeki anlamı nedir?

İLİŞKİLİ HABER

Milyoner'de zor soru: Türkçeye İtalyancadan geçen salça kelimesinin Latincedeki anlamı nedir?
Tuğçe Kandemir ve Haktan'dan arabesk rüzgarı!

İLİŞKİLİ HABER

Tuğçe Kandemir ve Haktan'dan arabesk rüzgarı!
Gülşah Kerimoğlu Yasemin.com - Şef Editör
Yasemin - Gülşah Kerimoğlu

Editör Hakkında

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünden 2019 yılında onur öğrencisi olarak diplomasını aldı. Okul gazetesinde birçok habere ve röportaja imza attı. Kanal 7 Medya Grubu bünyesinde Haber 7 ve Yasemin.com’da staj yaptı. Anadolu Ajansı’nda gönüllü stajyerlik yaptı. Yasemin.com’da mesleğe ilk adımını attı. 2019 yılında Kanal 7 Medya grubu bünyesinde yer alan Yasemin.com kadın sitesinde İçerik Editörü olarak çalışmaya başladı. Burada pek çok özel habere imza attı, kategori bazında SEO içerikler oluşturdu. 2023 yılında Yasemin.com'da Şef Editör olarak görev yapmaktadır.

BİR YORUM YAPIN 3

Ali 3 yıl önce

10-15 seneye kadar Üsküdar meydanında leblebi helvası seyyarlarda satılıyordu. Onları kaldırdılar ve böylece unutulmaya yüz tuttu. Çok alıp yemişliğim var. Çokta severdim şimdi Koska yapıyor ama çok lezzeti yok...

zafer gülten 3 yıl önce

Sayın Emine Hanım ı bu konuda tebrik ederim,çünki eski yemek ve tatlılarımız,hamur işlerimiz,içeceklerimiz nerdeyse unutulmuş,tek tük yerlerde zor bulabiliyorsun.her yeri Amerikan işi hamburgerciler,burgerciler doldurmuş.İstanbul dayım,zerde tatlısı yemek için ta Eminönü ne gidiyorum,demirhindi şerbeti içebilmek içinde.canım çiğbörek çektimi ta Şehremini Odabaşı na gitmem gerekiyor,anneannemin yaptığı o meşhur -sarıburma -böreğini bir yerde bulamıyorum,sadece Sarıyer de benzeri var.

Toplam 2 beğeni

Ben 3 yıl önce

ASLINDA OSMANLI ŞERBETLERİ ile DETAYLI BİR ÇALIŞMA YAPILSA ...cola'ya,pepsi'ye ,hiç ihtiyacımız kalmaz..

Toplam 2 beğeni