Kayseri'de kurdukları atölyede yaptıkları ahşap oyuncakları yurt dışına ihraç eden iki genç mühendis, okul öncesi eğitim kurumlarında da bazıları Osmanlı dönemine özgü oyuncakları çocuklarla hazırlıyor.
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunu Serdar Çıraklı ile elektrik elektronik mühendisi Ahmet Köseoğlu, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) 100 bin liralık makine ve teçhizat desteğiyle yaklaşık 2 yıl önce Affan Dede Oyuncak Atölyesi'ni kurdu.
Oyuncaklara gönül veren iki mühendis, Osmanlı döneminde "Eyüp Oyuncakçılığı" diye bilinen ahşaptan yapılmış geleneksel oyuncakları yeniden tasarlayıp CNC tezgahlarda üretiyor.
Girişimci Serdar Çıraklı, AA muhabirine, üniversite okurken Ankara'da ilk kez ahşap oyuncakları gördüğünü ve bunların örneklerinin Kayseri'de bulunmadığını fark ettiğini söyledi.
Ortağı Köseoğlu ile yıllarca çocuklar için tiyatrolar düzenlediklerini ve çocukları çok sevdiklerini anlatan Çıraklı, Ankara'dan ilk oyuncak örneklerini alarak bir okulda atölye çalışması yaptıklarını ve bu eğitimin çocuklara etkisini çocuk gelişimcilerle değerlendirerek ahşap oyuncak atölyesi kurmaya karar verdiklerini aktardı.
KOSGEB desteğiyle, tasarladıkları makineleri aldıklarını belirten Çıraklı, "Biz oyuncağa ve oyuncağın çocukların gelişimindeki etkisine gönül verdik. Japonya'da 3 yaşından itibaren çocukların eline tahta, çivi ve çekiç veriyorlar. Çocuklar üretime yönelik eğitimden geçiyor. Üniversiteye kadar kontrol kalemini, tornavidayı elimize almamıştık. Buradaki açığı doldurmaya çalışıyoruz, bunu da çocukların en sevdiği şey olan oyuncakla yapmaya çalışıyoruz." diye konuştu
Çıraklı, Türkiye'deki oyuncakçılığın geçmişini incelediklerini, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nden bazı bilgilere ulaştıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Affan Dede, Osmanlı döneminin son oyuncak ustası. 1600'lü yıllarda Eyüp civarında 300 oyuncak dükkanı olduğundan söz ediliyor. Osmanlı padişahları toplu sünnet törenleri gerçekleştiriyor, törenden sonra da çocuklara oyuncak dağıtıyorlar. Bir ahşap oyuncak sektörü var. Biz de buradan gelen oyuncak örneklerini çocuklarımıza öğretiyoruz. Oyuncağın tarihimizdeki yerini çocuklara hikayeleriyle aktarmaya çalışıyoruz. Mesela 'kaynana zırıltısı' diye bir oyuncak var. Anneler bu oyuncağı sokaktaki çocuğuna veriyor. Ses uzaklaştıkça çocukların evden uzaklaştığını anlıyorlar. Amaca yönelik oyuncaklar var, sadece vakit geçirsin diye değil eğitsel yanı olan oyuncaklar varmış zamanında."
Çocukların hazırdan öte kendi el emekleriyle bir şeyler yapmalarını sağladıklarını vurgulayan Çıraklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen ay 2 bine yakın öğrenciye ulaştık. Oyuncakçıdan alınan oyuncak daha güzel bile olsa çocuklar, kendi yaptıklarını daha çok seviyor. Bunun sebebi hem yaptıkları oyuncakların bir hikayesi olması hem de çocukların kendilerinin yapması. Üretimimizi tamamıyla kendimiz yapıyoruz, makineleri de kendimiz tasarlayıp yaptık. Türkiye'de bir ahşap oyuncak sektörü oluşmamış olsa da yurt dışından büyük talep var."
Çocuk gelişimi uzmanı Fatma Nur Yılmaz da çocukların bu eğitimlerde "ben yaptım" duygusunu yaşadığına işaret ederek, "Gerçekten bir şeyler başardıklarını görüyorlar. Biz de gelişimlerini gördükçe mutlu oluyoruz." dedi.
BİR YORUM YAPIN 0