Evlilikte eşleri doğru seçmek aslında bir nesli etkileyecek bir karardır. DNA bütünlemesi, genetik kalıtımlar vesaire dense de aslında aşk hiç olmadık şekilde karşımıza çıkar. Her ne kadar çiftlerin uyumlu olması üzerine konuşulsa da aslında önemli olan konunun çiftlerin ortak amaca sahip olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan açıkladı. Doğru eş nasıl seçilmeli? İyi bir eş adayı nasıl olmalı?
Bir çok insan evlilik için seçtiği kişiye "Acaba?"larla yaklaşır. Bu çok normal bir sorudur. Çünkü gerçekten hayatınızı paylaşacağınız kişinin hayatınızı paylaşmaya değecek olması, amaçlarınızın ve hedeflerinizin aynı doğrultuda olması, mutluluğu da paralelinde getiriyor. Yapılan bir araştırmada "Hangi kişilikteki insanlar hangi kişilikteki insanlarla daha uyumlu evlilik yapıyor?" sorusunun cevabı araştırılıyor. Birbirine uyumlu kişiliklere sahip eşlerin evlilik hayatlarının da incelendiği araştırmada sonuç, bu çiftler arasındaki boşanma oranının toplumdaki boşanma oranıyla aynı olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu da gösteriyor ki evlilikte kişiliklerin uyumundan çok, eşlerin kendi kişiliğini yaşaması ve ortak hedefler üzerinden hareket etmesi daha sağlıklı bir evlilik hayatını sağlamaktadır. Bu nedenle evlenmeyi düşünen biri kendine "Evlilikten ne bekliyorum ve ne yapmalıyım?" sorusunu sorması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan "İnsan alışveriş yaparken bile düşünüyor, ölçüp biçiyor. Bir eşya alırken gösterilen özenin, hayatın en önemli kararlarından biri verilirken gösterilmemesi, evliliği şansa bırakmaktan başka bir şey değildir." açıklamasında bulundu.
DOĞRU EŞ NASIL SEÇİLMELİ?
Prof. Dr. Nevzat Tarhan doğru eşin nasıl seçilmesi gerektiğine ilişkin şu açıklamayı yapıyor; "Günümüzde özellikle gençler toz pembe hayallerle, gerçekçi olmayan beklentilerle evliliğe adım atıyorlar. Evlilik kararında, karşılarındaki insanın karakterinden, evlilikten ne beklediğinden, yaşam felsefesinden vs’den daha çok, cüzdanına, kariyerine ya da fiziki görünümüne bakıyorlar. Halbuki insanın zengin olması, yakışıklı olması ya da yüksek mevkilerde bulunması, o insanı iyi biri yapmayacağı gibi iyi bir eş de yapmaz. Evlilik kararı için gerçekçi olmayan parasal değerler, fiziki güzellik gibi nedenlerle temeli atılan evlilikler gelişememeye mahkumdur. Halbuki gerçekçi beklentilerin üzerine kurulan evlilikler, temel sağlam olduğu için ileride sorunlar yaşansa da kendini toplar."
Evliliklerin uzun yola çıkmak demek olduğunu belirten Tarhan "Beklentiler evliliğe yüklenen anlamı da belirler. Evlilikten beklenti seviyesinin yüksek olması, eşler arasında yaşanan sorunların en önemli nedenlerindendir. Çünkü yüksek beklentilerin evlilikte karşılanmaması, kişinin hayal kırıklığı yaşamasına neden olur. Bu yüzden evlilik, uzun bir yolculuğa çıkmak gibi düşünülmeli, iyi ve kötü zamanların da olabileceği hesap edilmelidir. Önemli olan evliliğin paylaşım noktasında nasıl yaşanabileceğinin bilinmesi ve ortak değerler olup olmadığıdır. Bununla beraber, evlilik kararında her şeyin insanın kontrolünde olması ve yüzde yüz uyumu bulmak mümkün değildir. Kişiler, beklentileri ve amaçlarının yüzde 70-80 birbirine uyduğunu, birbirlerini tanıma konusunda da yeterli bilgi sahibi olduklarını düşünüyorlarsa evlilik kararı alabilirler." ifadelerini kullandı.
İYİ BİR EŞ ADAYI NASIL OLMALI?
Profesör Doktor Nevzat Tarhan madde halinde iyi bir eş adayının nasıl olması gerektiğini açıkladı;
1- OLAYLARA İKİ KİŞİ BAKMAK
"Evlenecek çiftlerin annelik ve babalık yapacak kişiler olması önemlidir. Çünkü evlilikte çocuk sahibi olmak ya ortak ya da bir tarafın beklentisi olabilir. Bu nedenle kadın ve erkek birbirlerini “Çocuğuma iyi bir model olabilir mi?” diye tartmalıdır. Kadın evleneceği kişinin karakter sahibi, babalık yapacak ve hayatı tek başına göğüsleyecek biri olmasını ister. Erkek ise çocuğuna ve evine bakabilecek bir eşinin olmasın bekler. Ortak amaçlar ve beklentiler, eşlerden birinin diğerini tahakkümü altına almasına neden olmamalıdır. İki taraf da kendini özgür hissetmeli, kişiliğini yaşamalıdır. Eşler ortak beklentiler ve amaçlar için enerji harcarken, olaylara ve ilişkilere iki kişilik bakmayı becerebilmelidir."
2- FARKLILIKLARDA ORTAK PAYDADA BULUŞMA
"Geleneksel aile yapısında farklı kültürlerden bireylerin birbirleriyle evlenmesine pek rastlanmazdı. Son yıllarda iletişim imkanlarının artması, farklı kültürlerden insanların aynı ortamlarda buluşabilmelerinin de önünü açtı. Özellikle internetin yaygınlaşmasıyla farklı hatta zıt kültürel değerlere sahip insanların evliliklerine tanık olmaya başladık."
"Ana konularda eşlerin denk olması evlilik için ideal olandır. Erkek ve kadının olaylara, nesnelere, insanlara aynı gözle bakabilmesi; aynı olmasa bile benzer kültürel değerlere sahip olması sağlıklı bir ilişki için gereklidir. Çünkü bir insanın düşünce kalıpları ve zihinsel şartlanmaları daha çocukken içinde yetiştiği kültürün etkisiyle şekillenir ve bunlar davranışlarına yansır. İnsanın, oturmasını-kalkmasını, konuşmasını, yemesini-içmesini bile kültürü belirler. Yemek yerken, sohbet ederken vs. toplum içinde nasıl davranacağını bilmeyen biri ile bunları bilen birinin beraber yaşaması elbette zor olacaktır. Kültürel denklik bu açıdan önemlidir."
3- KİŞİLİK VE DAVRANIŞ KALIPLARININ FARKLILIĞI
"Farklı kültürlerde kişilerin evlenmesi aslında bir bakıma zora talip olmaktır; çünkü kültürel farklılıklar eşlerin paylaşım alanlarını da azaltır. Farklı kültürlerin vermiş olduğu kişilik ve davranış kalıpları, olaylar, nesneler ve ilişkiler karşısında farklı tutum ve algılamaları da beraberinde getirir. Örneğin farklı kültürlerdeki eşlerden birinin güldüğüne diğeri tepki bile vermez ya da birinin canını sıkan bir durum diğerinin hoşuna gidebilir. Benzer şekilde hayata materyalist düşünceyle bakan biri ile semavi gözle bakan birinin sohbet edebilecek ortak bir alan bulması zordur."
4- DEĞİŞİME AÇIK OLMAK
"Farklı kültürden kişilerin evliliklerinde göz önünde bulundurulması gereken nokta, kültürlerin birbirinden ne kadar farklı olduğu değil, tarafların değişime açık olup olmadığıdır. Bir taraf ‘ben böyleyim değişmem’ diyorsa, karşı taraf zor durumda kalır. Evlilikle ‘Altın orta nokta’ dediğimiz bir kural vardır. Her iki taraf da alışkanlıklarından taviz vererek birer adım atıp, orta noktada buluşuyorsalar kültürel farklılıklar evliliği etkilemez. Farklı kültürlere sahip kişiler, değişime açıksalar, ortaya mükemmel evlilikler çıkabilir."
5- ERKEĞİN EĞİTİM SEVİYESİ
"Kişinin yetiştiği ortam ve ailesinin dışında kişinin kültür durumunu belirleyen önemli unsurlardan biri de eğitimdir. Okula gitmeye başlayan bir çocuk sadece bilgi edinmez, hayatı da öğrenir ve sosyalleşir. Diploma bir etikettir; ama kişi eğitim sürecinde insan ilişkilerini, sosyal temas kurmayı, dinlemeyi, konuşmayı, toplum içinde nasıl davranması gerektiğini vs. öğrenir. Dolayısıyla eşler arasında eğitim farkı varsa bu kültürel farklılıkları belirginleştirerek sorunlara neden olabiliyor. Bu tür evliliklerde daha çok erkeğin eğitim seviyesinin düşük olmasından kaynaklanan sorunlara tanık oluyoruz. Eğitim seviyesi kadından düşük olan erkek, kendini hep savunmada hisseder ve kendini eşine karşı eksik hissettiği için onu sürekli eleştirir."
"Erkek her zaman "Eğitim görmüşsün ama ben senden daha olgunum" düşüncesiyle hareket eder ve bunu kanıtlamak için eşinin üzerinde hakimiyet kurmak ister. Böyle olunca da doğal olarak ilişki bozulur. Örneğin bir tartışma anında kadın eğitim seviyesiyle ilgili ağzından bir söz kaçırdığı zaman erkek bundan son derece kötü etkilenir. Eşler eğitim seviyesini aralarında bir savaş alanı haline getirmemeye gayret etmelidir. "Evlilikte on denklik varsa bir tanesi hariç diğerleri uyuyor" diye düşünmek gerekir. Zaten dört dörtlük evlilik yoktur. Özellikle kadın, erkeğe eğitim durumunu psikolojik olarak hissettirmemeli hatta ima bile etmemeli. Çiftler evlenmeden önce de eğitimdeki seviye farkını açık açık konuşmalıdır. Tartışma anında ya da bir gerginlikte eğitim durumunu ön plana çıkarmama konusunda eşler sözleşmelidir. Çünkü insanın psikolojik olgunluğunu, aldığı diploma belirlemez."
6- PSİKOLOJİK OLGUNLUK VE YAŞ FARKI
"Evlenecek kişilerin psikolojik özelliklerini belirleyen biyolojik yaş değil, yetişme tarzı, eğitim durumu, yetiştiği aile vs.'dir. Bu nedenle evlilikte önemli olan kişilerin biyolojik yaşı değil, psikolojik yaşlarıdır. Aynı yaşta olup da eşlerden birinin çocuk karakterli, diğerinin ise olgun bir kişiliğe sahip olması mümkündür."
"Toplumumuzda yaşla birlikte insanların olgunlaştığı şeklinde bir kanaat vardır. Bu kanaat ne tam olarak doğru ne de bütünüyle yanlıştır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte, kişinin olgunlaştığı genel anlamda söylenebilir ancak, ‘büyümek’ her zaman psikolojik olgunluğu beraberinde getirmez. Evliliklerde genellikle erkeğin kadından yaşça büyük olması tercih edilir. Bunun nedeni, hem kadın ve erkeğin biyolojisiyle ilgilidir hem de erkeğin psikolojik olarak daha olgun olmasının evliliğin yürümesini kolaylaştıracağının düşünülmesidir. Buna göre, kadın içgüdüsel olarak korunmayı ve sahiplenmeyi; erkek de korumayı, sahip olmayı ister. Kadından yaşça büyük olan erkek böyle bir ilişkiyi daha rahat yürütecektir."
"Evlilikte ideal olan yaş farkının az olması ya da erkeğin en fazla dört-beş yıl büyük olmasıdır. Çünkü her yaşın psikolojik ihtiyaçları, beklentileri farklıdır. Yaş farkı arttıkça psikolojik ihtiyaçlar ve beklentilerdeki farklar aratacak ve bu durum evlilikte uyumu zorlaştıracaktır. Aslında evlenecek çiftler evlilikle ilgili psikolojik olgunluğa eriştikten sonra, aralarındaki yaş farkının çok da büyük önemi yoktur."
7- FARKLILIKLAR VE ORTAK NOKTALAR
"Evlenmeye hazırlanan çiftlerin, kültür, eğitim, yaş, hayata bakış açısı, ekonomik durum gibi farklılıkların ileride sorun olmaması için birbirini olduğu gibi kabul etmesi, farklılıklar yerine ortak noktaları ön palana çıkarması gerekir. Çünkü eş seçiminde insanın yüzde yüz kendisine uyan birini bulması mümkün değildir. Yukarıda bahsettiğimiz konularda en uyumlu çiftlerin bile madde madde özelliklerini yazdığımız zaman mutlaka eksiler olacaktır. Yüzde yüz kendisine uyan birini arayan evlilik trenini her zaman kaçırır."
"Önemli olan, benzerliklerin yani artıların fazla olmasıdır. Daha öncede belirttiğimiz gibi kişilerde yüzde 70-80 uyum varsa, evlilik kararı verilebilir. Yalnız iki tarafın uzun vadede farklılıkların sorun olmayacağı konusunda uzlaşması gerekir. Evlilik birbirini seven iki kişinin bir araya gelmesi demek değil, uzun bir yolculuğa çıkış ve bu yolculukta farklılıkların bir noktada uzlaşmasıdır. Özetle söylersek evlenecek kişiler birbirlerini tamamlayabilecek mi, önemli olan budur. "
BİR YORUM YAPIN 0