Nejla Demirci'nin FETÖ'cüleri aklamak için yaptığı 'Kanun Hükmü' adlı belgeselin Altın Portakal Film Festivali'nde yayınlanacak olması, Türkiye'de büyük yankı uyandırdı. Skandal belgeselin ardından gazeteci Ali Eyüboğlu, sanatçı olmak yerine hükümet karşıtı eylemlerle gündemde kalmaya çalışan isimlerin 'iki yüzlülüğüne' tepki gösterdi.
NURSENA AKBABA / YASEMİN.COM
Türk sinemasının en prestijli etkinliklerinden biri olan ve bu yıl 60'ıncısı düzenlenecek olan Antalya Altın Portakal Film Festivali, FETÖ terör propagandası nedeniyle tüm Türkiye'de tartışmalara yol açtı. Ulusal Uzun Metraj Belgesel Yarışması'nda 'Kanun Hükmü' adlı belgesele yer verilmesiyle birlikte mağduriyet algısı üzerinden FETÖ terör örgütünün yüceltilmesi hedeflendi.
Bu duruma sessiz kalmayan pek çok kişi, kurum ve kuruluştan art arda tepki dolu mesajlar geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, resmi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden çekildiğini duyururken Gençlik ve Spor Bakanlığı da FETÖ propagandası nedeniyle festivalden desteğini çekme kararı aldı.
Aynı şekilde festivalde FETÖ propagandası yapılmasına sert ifadelerle yüklenen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Terör örgütünün propagandasının yapılmasına müsaade edilemez. Kültür Bakanımızın vermiş olduğu karar, çok değerli bir karar." ifadelerini kullandı.
Tüm Türkiye'de büyük yankı uyandıran provokatör belgeselle birlikte 'gerçek sanat ve sanatçıları' yok sayan bu hamleye bir tepki de ünlü gazeteci Ali Eyüboğlu'ndan geldi. Konuyu daha önce köşesine taşıyan Eyüboğlu, Yasemin.com muhabiri Müge Çakmak'ın sorularını yanıtsız bırakmadı.
"BİRİ DE ÇIKSIN YASİN BÖRÜ İÇİN ÖDÜLÜMÜ ALIYORUM DESİN!"
Son yıllarda Türk sinemasının değerlerine sahip çıkmayıp sadece hükümet karşıtı eylemlerle gündemde kalmaya çalışan sözde sanatçılara işaret eden Eyüboğlu, şöyle konuştu:
"Altın Portakal"ın iptal edilmesi tamamen basiretsiz bir yönetimin işi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de zaten o ekibin sanat yönetmeninin, genel sanat yönetmeninin, hepsinin işine son verdi. 2023 yılında mutlaka festivali mutlaka yapacağını duyurdu. Ama burada temel sorun şu; son 20 yıldır yani Ak Parti iktidara geldikten sonra festivallerde şöyle bir akım başladı. Ar thouse sinemalara, sinemacılara teslim oldu festivaller. Yani Adana'da, Antalya'da yıllarca Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Tarık Akan, Kadir İnanır gibi gişe filmi yapan sinemacılar ödül alırken son yıllarda vizyona bile girmeyen, giremeyen filmlerin oyuncuları yer alıyor. Yani bağımsız sinemacılar festivalleri teslim aldı. Dolayısıyla bu bağımsız sinemacıların teslim aldığı festivallerde özellikle gezi olaylarından sonra şöyle bir akım başladı. Ödülünü alan ya gezi tutuklusu birine ödülünü adıyor ya da o olaylar sırasında hayatını kaybeden birine... Bu ülke son yıllarda maalesef kutuplaştı. Yani Berkin Elvan'a ödülünü adarken ödülünü onun için alırken buna saygı duyarım ama bir kişi de çıksın Yasin Börü için bu ödülümü alıyorum desin. Bir kişi de çıksın ben bu ödülü Türk sinemasının efsanelerinden Öztürk Serengil için, Ayhan Işık için, Belgin Doruk için alıyorum desin. Yani Türk sinemasının değerlerine sahip çıkmayıp sadece hükümet karşıtı eylemlerle öne çıkanlara sahip çıkan festivallere dönüştü. Dolayısıyla bir festival, bir belgeselin seçkiden çıkarılmasıyla bütün jürinin çekilmesi, bütün filmlerin 'o varsa biz varız, o yoksa biz yokuz' resti çekmesi bunun sonucudur. Bundan sonra bu festivaller artık genel sinemaya; yani ticari film, gişe filmi, sanat filmi ayrımı yapmadan bütün filmlere kucak açmadığı sürece bu sorunları yaşarlar."
VaV 1 yıl önce
Uzaktan kumandalı sanatçılar.
alihan 1 yıl önce
Hela olsun ... Bu ülkede böyle gazetecilerde var...
Eskipazar 1 yıl önce
Onlar geberenlere sahip çıkıyor ama şehit olanları ise göz ardı ediyor.Alçaklığın geldiği son nokta.