28 yaşındaki genç anne Özlem Serbes hamileliğinin 35. haftasında acı bir gerçekle karşılaştı. Genç anneden geriye kalan bebeğine ilk ve son kez dokunduğu o fotoğraf kaldı.
İzmir'de yaşayan 28 yaşındaki Özlem Serbes bebeğini kucağına alamadan hayatını kaybetti. Hamile olduğu için hastaneye rutin kontrollere giden 28 yaşındaki genç anne bir süre sonra işitme ve görmeyle alakalı görme problemi yaşadığını fark etti. Serbes'in şikayetleri üzerine yapılan tetkiklerde genç annenin beyninde büyük bir kitle olduğu öğrenildi. 35 haftalık hamile genç kadına, beyin tümörü tanısı konuldu. Doktorların planlamasıyla Serbes'in karnındaki bebeği erken doğumla alındı. Tümör teşhisi konulduktan 1 hafta sonra ameliyata alınan genç anne bütün çabalara rağmen beyin ölümü gerçekleşerek vefat etti.
GERİYE EVLADININ ELİNİ TUTTUĞU O FOTOĞRAF KARESİ KALDI
Erken doğumla anne karnından alınan 35 haftalık bebek, vefat eden annesi ile aynı hastanede kuvöze alındı. Kuvöze alınan bebeğini son kez öpüp koklayan anne Özlem Serbes, bebeğine adeta veda etti. Genç kadından geriye evladının elini ilk ve son kez tuttuğu fotoğraf karesi kaldı. Sağlık durumu iyi olduğu öğrenilen bebek ise daha sonra taburcu edildi.
BEBEKLERİNİN CİNSİYETİNİ BÖYLE ÖĞRENMİŞLERDİ
Hayatını kaybeden genç annenin, bebeğinin cinsiyetini öğrenmek için düzenledikleri cinsiyet öğrenme partisinden kareler ise izleyenleri adeta hüzne boğdu. Genç kadın, eşi ve yakınlarıyla birlikte düzenlenen partide bebeklerini cinsiyetinin erkek olduğunu öğrendikleri görüldü.
6 KİŞİYE CAN OLDU
Genç kadının vefat haberinin alınmasının üzerine eşi Togay Serbes ve ailesi tarafından Özlem Serbes'in organlarının bağışlanmasına karar verildi. Organ bağışı talebinin kabul edilmesiyle birlikte başlatılan organ nakli süreciyle organları bağışlanan genç kadın, 6 kişiye can oldu. Organlar, çeşitli illerde nakil bekleyen hastalara nakledildi. Defin işlemlerinin ardından hastaneye doktorları ziyarete giden genç kadının eşi "Hastaneye ayın 18’inde kontrol amacıyla gelmiştik. Bebeğimizi yaklaşık bir ay sonra almayı bekliyorduk. Beklenmedik bir olayla karşılaştık. Bir anda doğuma alacaklarını ve ardından eşimin beyninde tümör olduğunu söylediler. Biz zaten şoka girmiştik o anda. Eşimin beyin ölümünün gerçekleşmesinden saatler öncesinde organ bağışını düşündüm ve ilk olarak aileme danıştım. Kendileri ilk olarak duygusal açıdan yaklaştıkları için çok olumlu yanaşmadılar. Eşimin beyin tümöründen dolayı bir haftadır hastanede olduğunu; ama organ da bekliyor olabileceğini belirttim. Biz bu bir haftalık süreci organ bekleyerek de geçiriyor olabilirdik. Bunun sonucunda organın bulunmamasından dolayı Özlem’i bu şekilde de kaybedebilirdik. Bunu söyledikten sonra onlar da benimle aynı düşünceye sahip oldular. Ondan sonrasında gelen kötü haberden sonra zaten bizim bütün kararımız bu yöndeydi. Organ bağışı onaylandıktan sonra bütün hastane seferber oldu; çünkü Türkiye genelinde çok acil organ bekleyen hastalar varmış. Ben bizzat acilin önündeki araçları gördüm. Birden fazla cana umut olmak önemli. Eşim sadece bize, çocuğumuza değil aynı zamanda ihtiyacı olan hastalara da dokundu, umut oldu, can oldu. Herkesin acıdan dolayı aklıselim düşünemediği olabilir; ama organ bekleyen; çocuk olabilir, genç olabilir, yaşlı olabilir herkese dokunmak daha önemli. Yarın, öbür gün organ nakli hepimize ihtiyaç olabilir" dedi.
"ÖYLE TAHMİN EDİYORUM Kİ ANNE ADAYI BU BELİRTİLERİN BİR KISMINI GEBELİĞİNE BAĞLAMIŞ"
Hayatını kaybeden genç annenin doktoru Op. Dr. Muzaffer Keskiner gebelikten dolayı tümörün hissedilememiş olabileceğini söyleyerek "18 Eylül 2023 Pazartesi günü 35 haftalık genç bir anne adayı hastanemize başvurdu. Hastamızda özellikle son 1-2 günde birdenbire işitme kaybı ve görme problemleri ortaya çıkmış. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanımız gerekli değerlendirmelerini yaptıktan sonra göz hastalıkları ve kulak burun boğaz hastalıkları uzmanlarımız da gerekli değerlendirmelerini yaptılar. Yapılan radyolojik incelemelerin sonunda 35 haftalık gebe annenin beyninde çok büyük bir tümoral kitle tespit edildi. Normalde beyindeki bu tümoral kitle bu büyüklüğe ulaşıncaya kadar önemli sayılabilecek ön belirtiler verir; fakat öyle tahmin ediyorum ki anne adayı bu belirtilerin bir kısmını gebeliğine bağlamış, anne olmanın belirtileri gibi düşünmüş ya da çevresinde başta eşi olmak üzere onlara hep güzel haberler, müjdeler verebilmek, olumlu şeyler söyleyebilmek amacıyla onlarla hiç paylaşmamış da olabilir. Dolayısıyla anne adayımız hastanemize geldiği anda beyninde çok ileri düzeyde büyük bir tümöral kitle, o kitleye bağlı işitme ve görme kayıpları söz konusuydu. Yapılan kapsamlı incelemelerden sonra aile ile hastamızın klinik durumu paylaşıldı" ifadelerini kullandı.
"İLK ÖNCE BEBEĞİ, BİRİNCİ CANI KURTARMAYI PLANLADIK"
Doğumun sağlıklı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirten Keskiner "Biz öncelikle bebeği, birinci canı kurtarmayı planladık. Sağlıklı bir şekilde doğumu gerçekleştirdik. Biraz erken doğum olması nedeniyle yeni doğan yoğun bakımda klinik takibini yaptık. Sonra da annenin bekleyecek zamanı olmadığı için beyin tümörüne yönelik cerrahi müdahale planladık ve çok başarılı bir operasyon gerçekleştirdik; fakat beynin inanılmaz plastik bir özelliği vardır. Tıpkı hamur kıvamındadır. Uzun süre baskıda kalan beyin dokusu üzerindeki baskıyı ortadan kaldırsanız dahi; yani tümöral kitleyi çıkarsanız bile beyin fonksiyonları geri dönmeyebilir. Bütün çabalarımıza rağmen, annenin beynindeki baskı ve ona bağlı dolaşım bozuklukları normale dönmedi ve beyin ölümünden hastamızı maalesef kaybettik. Bütün bu süreç 18 Eylül'de başlayıp 25 Eylül'de yani bir hafta içerisinde yaşandı" şeklinde konuştu.
BİR YORUM YAPIN 0