Erken hasat için tarımda kullanılan bazı yöntemler sağlığa zararlı etki oluşturabiliyor. Örtü altı yetiştiriciliğine dikkat çeken Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Çukurova'nın bereketli topraklarının plastik ovasına döndüğünü söyledi.
Adana Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, plastikler ve mikroplastikler üzerine yaptığı araştırmada bu tür atıkların çevreye verdiği zararı anlattı. Buna göre plastik geri dönüşüm fabrikalarının atıkları, yangınlar, gömülü çöp döküm sahaları, seracılıkta örtü altı yetiştiriciliğinde kullanılan poşet ve plastik malzemeler Çukurova'nın bereketli topraklarını 'plastik ovası'na dönüştürüyor. Plastik bütün çevreye sarıyor ve artık gıdalarımıza da bulaşıyor. Dolayısıyla bizler de plastikten beslenmeye başlıyoruz.
KARPUZU NEDEN PLASTİĞİN ALTINDA YETİŞTİRİYORUZ?!
"Karpuzu neden plastiğin altında yetiştiriyoruz, tadı mı güzel oluyor? Hayır, sadece bunu 20 gün daha erken hasat etmek için yapıyoruz." diyen Gündoğdu, meyve ve sebzelerin plastikle temasında gördüğü zarara dikkat çekti. Hasattan sonra plastik atıklar toplanmayan, bu nedenle de rüzgarla birlikte savrulup parçalanan plastikler, denize ve içme suyumuza kadar karışıyor. Sadece karpuzda değil, diğer tüm tarım ürünlerinde de aynı sorun yaşanıyor.
ÖRTÜ ALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ ZANNEDİLDİĞİ GİBİ TASARRUF SAĞLAMIYOR
Gündoğdu, "Örtü altı yetiştiriciliğinin su tasarrufu açısından avantaj olduğu söyleniyor. Ama örtü altı yetiştiriciliği yaparken sadece kullandığınız sudan tasarruf ediyorsunuz. O plastiğin üretimi ve geri dönüşümünde kullanılan suyu hesaba katmıyorsunuz. Ayrıca denizel ortamlarımızı da kirletiyor. Dolayısıyla 20 gün için tüm toprakları plastik ve mikroplastik ile kirletmek gibi bir tercihte bulunuyoruz. Bunu engellemek için erken hasat yaklaşımını terk etmemiz lazım" şeklinde konuştu.
Ayrıca plastik yanıcı bir madde olduğundan geri dönüşüm tesislerinde sık sık yangınlara sebep oluyor. Doç. Dr. Gündoğdu, Türkiye'de yılda 150'ye yakın plastik geri dönüşüm tesisinin büyük yangınlara sahne olduğunu vurguladı. Dumanını 10 kilometre öteden görülebilen bu büyük yangınlar, Adana'da sıklıkla meydana geliyor. Plastiğin olduğu her yerde yangının da olacağına değinen Gündoğdu, "Bilim insanları koalisyonu adı altında dünyada plastik kirliliğini çalışan 300 bilim insanı olarak Birleşmiş Milletler'in, BM Plastik Anlaşması'na üretim kısıtlaması koyması için uğraşıyoruz. Çünkü üretim kısıtlaması olmadan iyi bir atık yönetimi olsa bile maalesef bu kirliliği çözemiyoruz. Tüm çalışmalar bunu gösteriyor. Bireysel olarak bardak, pipet kullanmamak bir tercih ancak sorunun çözümü değil. Sadece sizi plastiğin maruziyetinden bir nebze koruyor. Ancak kirlenen ekosistemle plastikten beslenmek zorunda kalıyorsunuz" şeklinde konuştu.
BİREYSEL ÇABALAR SORUNU ÇÖZMÜYOR! ÜRETİM KISITLAMASI GELMELİ
Kişisel olarak plastik bardak, pipet, tabak vs. kullanmamanın bir tercih olduğuna ancak büyük ölçekte sorunu çözmediğini anlatan Gündoğdu, üretim kısıtlaması getirilmesi gerektiğini vurguladı. Aralarında Doç Dr. Sedat Gündoğdu'nun da olduğu, bu konuda çalışan 300 bilim insanı, Birleşmiş Milletler'in plastik anlaşmasına üretim kısıtlaması koyması için çaba sarf ediyor.
BİR YORUM YAPIN 0