Karadağ'da modacı olan Jasmina Jutkovic, aldığı ani bir kararla herkesi şaşkına çevirdi. Çanakkale Bayramiç'teki Yiğitler Köyü'ne yerleşen Jasmina, burada çoban olmaya karar verdi. 110 koyunu ile işe başlayan Jasmina, tarzı ile de dikkatleri üzerine çekti.
Karadağlı bir ailenin 3 çocuğundan biri olan Jasmina Jutkoviç, moda tasarım yolculuğundan çoban olma kararını anlattı. Herkesi şaşırtan bu kararı açıklayan Justkovic, "Çok radikal bir karardı. Tüm hayatımı değiştirdim desem yeridir" dedi. Şimdilerde Yiğitler Köyü'nde bir çiftlikte yaşamını sürdüren Jutkovic, Bayramiç'te ziraat odasının her yıl düzenlediği hayvancılık panayırına da katılıyor ve koyunlarıyla bu etkinlikte podyumda boy gösteriyor.
"BENİM CENNET KÖŞKÜM"
Jasmina'nın Çanakkale sevdası çocuklarıyla yaptığı tatillerle başladı. Birkaç yazı Kilitbahir'de geçirdiler. Sonra genç kadın burada bir evleri olsun istedi. Araştırırken, internette şu an oturduğu evin ilanını gördü. "Çok eski, bakımsız ama bir o kadar da güzeldi. İlanda Bayramiç, Yiğitler Köyü yazıyordu. Açıkçası Çanakkale sınırlarında Bayramiç diye bir ilçe olduğunu bilmiyordum" diyen Jasmina, “Sonrasında araştırmaya başladım ve 'Benim cennet köşem burası olacak' dedim. Hiç düşünmeden evi satın aldım. İlk etapta köyde yaşam gibi bir fikrim yoktu. Yazın gelir, gideriz diye düşünmüştüm. Bayramiç’ i ilk defa tapu işlemleri için geldiğimde gördüm. Gerçekten de harikaydı. Bu arada iki kızımla İstanbul'da yaşamaya devam ettik. Çocuklarım ilköğrenimlerini İstanbul'da almaya devam ederken evi restore ettirdim. Bayramiç’ e taşınma kararını evi satın aldıktan 2 yıl sonra verdim. İstanbul'un trafiğinden, koşturmasından ve stresinden çok sıkılmıştım. Neden olmasın dedim. Çocuklarımın da fikrini aldıktan sonra köy, çiftlik hayatı maceram başladı" şeklinde konuştu.
Metropol hayatından köy hayatına hiç alıştırma yapmadan direkt geçiş yaptığına dikkat çeken Jasmina, "Benim için köy gezi programlarından gördüğümden ibaretti. Açıkçası köyde yaşamak gibi bir hayalim de yoktu. Kendimi metropol insanı olarak tanımlardım. Hayatımda piknik bile yapmamıştım." dedi.
"ÇOBANLIĞI BENİMLE BAĞDAŞTIRMIYORLARDI"
"Yeni tanıştığım insanlara çobanlık yaptığımı söylediğimde çok şaşırıyorlar" diyen Jasmina, “Hatta inanmayanlar bile oluyor. ilk başta benim ile çobanlığı bağdaştıramıyorlar. Ancak biraz sohbet edince fikirleri değişiyor. Hiç kötü tepki almadım. Aksine bu durumdan hoşlanıyorlar. Hikayemi merak ediyorlar. Ben de 'İçimdeki çobanı köye yerleşince keşfettim' diyorum” ifadelerine yer verdi.
Çoban deyince insanların aklına genelde belli bir profil geldiğine değinen Jasmina Jutkovic, "Ben buna hiç uymuyorum. Çoban olmak için tarzımı değiştirmem gerektiğine asla inanmıyorum. Dünya bir podyum bence. Tarlalar, damlar da öyle. Bu benim tarzım ve kendi podyumumda istediğim gibi yürüyorum. Bayramiç hemşerilerim bana alıştı, sevdi. Ben de onları çok sevdim” şeklinde konuştu.
'KOYUNLARIN YEDİĞİ HER ŞEYİ BİZ DE YİYEBİLİRİZ'
Çobanlık yaparken tüketim alışkanlarının çok fazla değiştiğini söyleyen Jasmina, “Biliyorsunuz, moda tüketim üzerine kurulmuş büyük bir endüstri. Dolayısıyla ben de iyi bir tüketiciyim. İçinde bulunduğum hayat yaptığım iş bunu gerektiriyordu. Şu an yaşadığım köy hayatındaysa tam tersi bir durum söz konusu. Hayatım artık daha çok üretmeye daha az tüketmeye doğru evrildi. Artık daha az kıyafet alışverişi yapıyorum mesela. Dolaplarıma baktığımda eskiden kalma etiketli kıyafetler var. Nereden nereye diye kendi kendime gülüyorum. Ancak içimdeki tasarımcı asla ölmüyor. Çoban ve modacı kimliğim çok iyi anlaşıyor” şeklinde konuştu.
BİR YORUM YAPIN 0